Ve en sonunda beklenen yazıya gelmiş bulunmaktayım. Farkındayım bende çok beklediğinizin. Yok Burano yok Murano. Yeter artık dedim ve ana hedef noktası olan Venedik hakkında dolu dolu bir yazı dizisi ile sizlerle karşınızdayım. Başlamadan evvel not kağıtlarınızı ve kalemlerinizi hazırda bulundurmayı unutmayın. Venedik hakkında şu ana kadar yazılmış en iyi gezi yazısına başlayacaksınız. Tek solukta okuyup sanki Venedik’li gibi dolaşacaksınız şehre vardığınızda. Yazıya başlamadan evvel Venedik hakkında ulaşım konusu bu yazı dizisinde olmayacaktır bilginiz olsun. Öncelik olarak başka bir yazı dizisi olan Venedik Gezi Rehberi’ni incelemenizi tavsiye ederim. Son derece kolay noktalar eğlenceli sokaklara burada. Haydi ufak ufak başlayalım.
NEYMİŞ BU VENEDİK?
Kuzey İtalya kısımlarında bulunan Veneto bölgesinin başkenti olan Venedik 118 adanın birbirleri ile köprüyle bağlantısı sonucunda Venetian Lagoon bataklığında Po ve Piave nehir deltalarrı arasında kurulmuştur. Şehirler kıyı şeridi boyunca uzanmaktadır. Adalar arasında yaklaşık 400 kadar köprü bulunmaktadır. Tabi ki de bütün köprüleri gezme şansım olmadı. Zaman yetemez zaten böyle bi tura. Venedik, deniz kulağı olarak adlandırılan lagünü, sanat eserleri ve bütünüyle şehir mimarisi ile dünyaca ünlü olup Unesco listesinde kültür bölümünde önemli bir yere sahiptir. Şehrin adı ise M.Ö. 10. Yüzyılda bölgeye yerleşmiş olan Venedikliler tarafından türetilmiştir. Kentin tarihsel ana adı ise Venedik Cumhuriyetidir. Cumhuriyetin Başkenti La Dominante, Serenissima, Adriyatik Kreliçesi, Su Şehri, Şehir Maskesi, Köprü Kenti, Yüzen şehir gibi bir çok isme de sahiptir. Şehir stratejik konumu bakımından Rönesans için gelişme alanı, denizcilik gücü bakımından da haçlı seferleri ve inebahtı savaşında önemli bir nokta olmuştur. Bunun yanı sıra önemli bir ticaret merkeziydi. Hazır bu konuya değinmişken hemen ufakta olsa bir tarih izlenimi yapalım.
ZAMANIN İÇERİSİNDE VENEDİK
Dedik ya önemli bir ticaret merkezi oldu diye. Gemiler ile gelen ticari mallar hem doğal bir korunak noktası olduğunda hem de dönemin önemli bir ticaret merkezi olduğundan dolayı burası büyük bir potansiyele sahipti. Özellikle Avrupa’ya ipek, tahıl ve baharat Venedik üzerinden yapılıyordu. Yani o dönemde düşündüğümüzde dönemin en büyük finans merkezi diyebiliriz.
Ayrıca Venedik Rönesans dönemi başta olmak üzere çeşitli sanatsal hareketler ile de bilinir. Napolyon savaşlarından ve Viyana kongresinden sonra Üçüncü İtalyan Kurtuluş savaşı sonucunda düzenlenen bir referandum ile 1866 yılında İtalya Krallığının bir parçası olmuştur.
Daha da derine inecek olursak. Osmanlı döneminde baya bir sıkıntılı dönem olmuştur. 13. Yüzyıl’ın başında Venedik dükü Enrico Dandolo koyu bir katolik’tir. Haçlı seferlerinde Haçlı ordularının komutanı oldu ve Konstantinopolis’e ve Ortadoks Patrikhanesi’ne büyük nefret besleyen dük, 4. Haçlı seferi sırasında şehri işgal etti ve yakıp yıktı. Öyle ki şehirde bulunan önemli sanat eserlerine el koydu ve Venedik’e götürdü. Bu kaçırılanların en iyi bilineni ise Sultanahmet At Meydanında bulunan dört bronz at heykelidir. Bu heykeller günümüzde San Marco Katedrali’nin müzesinde sergilenmektedir.
FATİH SULTAN MEHMET
Bizans döneminden beri şehirde varlık gösteren bu ticaret kolonileri, Osmanlı döneminde de ticari faaliyetlerini dürdürmüştür. Fatih Sultan Mehmet bu denizci devletlere bazı imtiyazlar ve ticari ayrıcalıklar tanımıştır. Venedikliler Anadolu’nun meşhur yörük halılarını da Avrupa pazarına sokmuştur. Halılar öylesine yoğun bir ilgi almış ki, Türk Halısı Rönesans sanatının bir çok tablosunda kendilerine yer edinmiştir.
VENEDİK’TE KONAKLAMA
Aslına bakılırsa sırt çantalı gezginler için pek dost canlısı bi r şehir değil burası. Zaten şehre ilk ayak bastığınız andan itibaren ulaşım sağlayıcılarına bayıldığınız bir ücret var. Hah işte o ücret şehre hoş geldin gibilerinden derlercesine uçuk bir ücret. Bu arada hazır lafı açılmışken Venedik Ulaşım Rehberi’ne göz atmanızı tavsiye ederim. Ben yaz döneminde ziyarette bulunduğum için ücretler bir tık daha yukarıdaydı. Şehirdeyken Cadora Hostel’de konakladım. Emsallerine oranla son derece ideal ve ucuzdu.
Şehirde ise her bütçeye uygun bir konaklama noktası var. En lüksünden tutun da kamping noktalarına kadar. Hoş kamping noktalarının var oldukları söyleniyor ama bunlar Venedik merkezden biraz dışarıda kalıyor. Kamp yapmak isteyenler için ise bi kötü haberim var. Venedik merkezde maalesef kamp kuramıyorsunuz. Kurduğunuz anda polisler hop tepenize biniveriyor. Bu konuda da çok hassaslar. Ama merkez adadan faklı bir yerde kamp kurulmayacağı anlamına da gelmiyor. Sağ tarafta bulunan arama bölümünden tarihlerinizi belirtip bi arama yapabilirsiniz. Emin olun kendinize uygun bi konaklama noktası bulabileceksiniz.
Off sezon her zaman tercihim olmuştur ama off sezon her zaman uygun olacak anlamına da gelmiyor. Venedik Maske Festivali genelde kışın oluyor ve bu sezonda da fiyatlar faiş seviyede yükselme gösteriyor bilginiz olsun.
VENEDİK’TE NERELERİ GEZMENİZ GEREKİR?
Aslına bakarsanız herkesin sayfalarca blog okumasının yegane sebebi budur. Bunun önüne geçebilmek için bende sizlere güzel bir derleme yaptım. Bu yazı dizisini okuduktan sonra faklı yerlerde gezmenize gerek kalmayacak. Haydi zaman kaybetmeden başlayalım.
SARAYLAR
FONDACO DEI TURCHI (TÜRK HANI)
13. Yüzyılda Giacomo Palmier tarafından inşa edilmiş. Büyük kanalın kenarında kurulu olan bu saray özellikle Türk tüccarların kullanması ile Türk adıyla özdeşmiş. Ve Türk Hanı olarak anılmaya başlamıştır. Günümüzde ise Venedik Doğa Tarihi Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Kıvrımlı bağlantıları ve ince sütunları ile Bizans mimarisinden ve Venedik’e has gotik mimarisinin izlerini taşımaktadır.
FONDACO DEI TEDESCHI (ALMAN HANI)
Akdeniz ve Balkanlardan gelen malları Avrupa’nın içlerine götürecek alman tüccarların kullandığı handır. Aynı Türk Hanı gibi alman tüccarlarda kullandığından dolayı kendileri ile özdeşik bu yapıya da Alman Hanı denilmiştir. 1228 senesinde inşa edilmiş yapı yangın ile yakılmasından sonra 1505 – 1508 seneleri arasında yeniden inşa edilmiştir.
PLAZZO DUCALE (DÜKA SARAYI)
Venedik’te dolaşırken mutlaka önünden geçeceğiniz bir yapı burası. 1309 – 1424 yılları arasında yapıldı ve kesin bilgiler olmasa da Flippo Calendario tarafından tasarlandığı düşünülmektedir. Saray bulunduğu yerdeki bulunan eski ve küçük bir kalenin üzerine inşa edilmiştir. Saray 1574 yılında meydana gelen Venedik yangınında çok kötü bir şekilde yara almıştır. Daha sonra yeniden inşa etme biraz olaylı olmuştur. Normalde Venedik’in kendine özgü bir gotik tarzı vardır fakat bu yapı yeniden yapılırken önermeler sebebi ile neo-klasik bir tarzda yapılmaya çalışılmıştır. Binada halada o Venedik’in gotik yapısına rastlamak mümkündür. 16. Yüzyıldan beri saray Ahlar köprüsü ile hapishaneye bağlanmıştır. Günümüzde ise saray müze olarak hizmet vermektedir. İçerisinde bol miktarda Venedik devletini yücelten yapıya denk gelmek mümkündür.
PLAZZO DANDOLO
Venedik’in asil ailelerinden olan Dondolo ailesi tarafından 14. Yüzyılın sonralında yaptırılmıştır. 16. Yüzyılda ise üç kısma ayrılan aile sarayı üç aile üyesi arasında ayırmıştır. 2010 senesinde Angelina Jolie ve Johnny Depp’in başrollerini oynadığı Tourist filminin bazı sahneleri burada çekilmiştir Günümüzde ise Otel Danieli olarak hala kullanılmaktadır.
CA’d’ORO
Büyük Kanal’daki en güzel saraylardan biri olarak kabul edilir. Sarayların en eskilerinden biri, duvarlarının yaldızlanması ve krom rengi kaplı olması dolayısıyla Ca’ d’Oro (Golden House / Altın ev) olarak bilinir. Saray 1428 ve 1430 yılları arasında Contarini ailesi için inşa edildi, bu aile 1043 ile 1676 yılları arasında Venedik’e sekiz Venedik ve Cenevoza dükası sağladı. Seçilme üzerine, her bir yeni düka kendi sarayını terk etti ve Venedik ve Cenova Dükası Sarayı’nda ikametgâh yeri aldı.
KÖPRÜLER
RİALTO KÖPRÜSÜ
12. Yüzyılda inşa edilen köprü Venedik’in en önemli turistik noktasıdır. Büyük Kanal’ın ilk kuru geçişi, 1181 yılında Nicolò Barattieri tarafından yaptırılan bir duba köprüsüydü . Ponte della Moneta deniyordu. Rialto pazarının doğu bankasındaki gelişimi ve önemi kayan köprü üzerindeki trafiği artırdı, bu yüzden 1255’te tahta bir köprü ile değiştirildi. 15. yüzyılın ilk yarısında, köprünün kenarlarında iki sıra dükkan inşa edildi. Kiralar, Devlet Hazinesine köprü sağlamaya yardımcı olan bir gelir getirdi. Ahşap köprü için bakım hayata geçirildi . 1310 yılında Bajamonte Tiepolo önderliğindeki ayaklanmada kısmen yakıldı. 1444’de bir kalabalığın ağırlığında bir tekne töreni izleyerek çöktü ve tekrar 1524’te çöktü. Köprüyü yeniden inşa etme fikri 1503’te önerildi. Önümüzdeki on yıllarda birkaç proje düşünülüyordu. 1551’de yetkililer, diğer şeylerin yanı sıra Rialto Köprüsü’nün yenilenmesi için teklif talep ettiler. Jacopo Sansovino , Palladio ve Vignola gibi ünlü mimarlar tarafından planlar sunuldu , ancak hepsi duruma uygunsuz olduğuna karar verilen çeşitli kemerlerle klasik bir yaklaşım içeriyordu. Michelangelo da köprü tasarımcısı olarak kabul edildi. Antonio da Ponte tarafından tasarlanan mevcut tektonik taş köprü, sonunda 1591’de tamamlandı.
Rialto köprüsünü önemli hale getiren bir diğer etken ise dünya üzerinde tarihi değere sahip çarşılı köprüler listesinde olmasıdır. Bu liste sadece 4 köprüden ibarettir.
- Rialto Köprüsü – Venedik / İtalya
- Ponte Vecchio – Floransa / İtalya
- Osma Köprüsü – Lofça / Bulgaristan
- Irgandi Köprüsü – Bursa / Türkiye (Bu tarihteki ilk çarşılı köprüdür.)
PONTE DEI SOSPIRI (AHLAR KÖPRÜSÜ)
Üstü ve etrafı kapalı olan köprü, beyaz kireç taşından yapılmış olup 1600 yıllarında inşa edilmiştir. Taş çubuklu bir penceresi vardır. Mahkemede yargılanan mahkumların hapishaneye giderken son kez bu köprüden geçerken penceresinden gördükleri Venedik’in o muhteşem manzarasına bakarken derin bir ah çektiğinden dolayı burası Ahlar köprüsü olarak ta anılmaktadır.
ACCADEMIA KÖPRÜSÜ
Accademia Köprüsü Venedik, Büyük Kanal üzerindeki sadece dört köprüden biridir. Kanalın güney sonundan karşıya bağlanır ve Accademia galerileri olarak adlandırılır. Accademia Köprüsü ilk defa en erken 1488 yılında yapılması önerildi fakat 1854 yılına kadar inşa edilemedi. Alfred Neville tarafından dizayn edilen orijinal çelik yapı yıkıldı ve yerine taş köprü isteği yaygın olmasına rağmen 1930 yılında ağaç köprü yapıldı. İkinci köprü,(tehlikeli durumdaydı) temelinden yıkıldı ve 1985 yılında eskisinin özdeşi olan günümüzdeki köprü yerleştirildi.
GÖRÜLMESİ GEREKN DİĞER YERLER
BÜYÜK KANAL
Venedik’in ana tarfiğinin aktığı “S” şeklinde kanaldır. Şehrin en önemli ve en güzel noktasıdır. Kanalın etrafında eski zamanlardan kalma bir çok yapıya denk gelmeniz mümkündür. Genellikle zengin ailelere ait olan bu yapılardan muhteşem Venedik manzarasını izlemek taktire şayen bir durumdur.
SAN MARCO MEYDANI
Venedik’in en ünlü meydanıdır. Dünyanın en güzel meydanları listesinde yer almaktadır. Mutlaka görmeniz gereken meydanlardandır kısacası. Bu arada bu meydan Venedik’in en alçak noktasında yer almaktadır. Ekim – Mart aylarında acqua alta denilen su yükselmesin durumu nedeniyle ziyarete kapanabiliyor. Ama bu ziyaret etmeye engel değil.
SAN MARCO BAZİLİKASI
Venedik’te bulunan en ünlü kilisedir. Beş tane kubbesi olan bu büyük kilise Yunan haç planı üstüne yapılmıştır. Bizans mimarisinin bilinen en iyi örneklerindendir. 1807 yılından bu yana şehrin katedrali olmuştur. Zengin tasarımı, altın zemin mozaikleri ve Venedik zenginlik ve gücünün simgesi olarak, 11. Yüzyıldan itibaren bina altın kilise olarak ta biliniyor.
DİKKAT ÇEKEN NOKTALARI
SAİNT MARK-LYSIPPOS ATLARI
Roma dönemi dört adet bronz at heykelini tanımlar. Heykeller asıl olarak dört at tarafından çekilen, Quadriga olarak tanımlanan ve zafer törenlerinde kullanılan at arabasının bir parçasıdır. Heykeller 1204 yılında düzenlenen Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Konstantinopolis’den yağmalanarak Venedik’e getirilmiş, San Marco Bazilikası girişinin üst kısmına monte edilmiştir. Fransız Devrim Savaşları döneminde 1797 yılında Napolyon Bonapart tarafından Venedik’ten alınan heykeller Paris’e götürülse de Napolyon Savaşlarının 1815 yılında sona ermesiyle yeniden Venedik’e iade edilmiştir. Günümüzde heykeller hava kirliliğinden etkilenmemeleri için bazilikanın içinde koruma altındadır. Bazilikanın üzerindeki heykeller asıl heykellerin replikalarıdır.
TETRARCHS
Roma İmparatorluğu’nu üçüncü yüzyılın krizinden sonra istikrara kavuşturma girişiminde İmparator Diocletian yeni bir İmparatorluk büro yapısı kurdu: The Tetrarchy adlı dört eş imparatorluk egemenlik planı . Four Tetrarchs’in ünlü porfir heykeli dört yöneticinin karşılıklı bağımlılığını temsil eder. 1204’te Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Konstantinopolis’ten götürüldü ve Piazza San Marco seviyesinde bazilika’nın güneybatı köşesine yerleştirildi
NARTHEX
13. yüzyılda, narteks veya sundurma üçer yanında bazilika batı kolunu sarmıştı; İlk inşa edildiğinde belirsiz fakat muhtemelen 13. yüzyıl oldu. Daha sonra güney bölümü Vaftizhaneyi (14. yüzyıl) ve Zen Şapeli’ni (16. yüzyıl) elde etmek için kapatıldı. Narteks, ziyaretçilerin gözlerini yaldızlı iç mekan atmosferi için hazırlar; tıpkı 13. yüzyıldaki mozaik tavanlarında temsil edilen Eski Ahit hikayeleri iç mekandaki Yeni Ahit dekorasyonuna hazırlanırken olduğu gibi. Temel konular Yaratılış ve Noah , İbrahim , Yusuf ve Musa’nın hayatıdır . Kompozisyonların , İngiliz Kütüphanesi’ndeki Genesis Kitabının önemli bir 4. veya 5. yüzyıl Yunan lütfu aydınlatılmış el yazması kopyası olan Pamuk Genesis’e çok yakındığı uzun süredir bilinmektedir; ancak bir yangında çok hasar görmüştür. El yazması eserindeki 359 minyatürden yaklaşık yüzü kullanılmıştır. Dördüncü Haçlı Seferi sonrasında bunun Venedik’e ulaştığı tahmin edilmektedir. Ana kapının yukarısındaki ve dibindeki duvarlarda, dört cepheci ve azizler, binanın en eskisi olan 11. yüzyıl mozaikleri, eski cepheyi St Mark’ın narteksi inşa edilmeden önce süslemiştir.
DİĞERLERİ
- Aziz Markos ve Melekler Heykeli
- Taçkapıdaki Oymalar
- Ön cephe mozaikleri
- Vaftizhane Mozaikleri
- Sayvan
- Mascoli Şapeli
- Pentekostes Kubbesi
- Hazine Odası
- Göğe Yükseliş Kubbesi
- Pala d’oro
AZİZ MARK’IN ÇAN KULESİ
Venedik’teki Aziz Mark Basilikası’nın çan kulesidir. Ayni isimdeki meydanda yer alır. Şehrin sembolü ile tanımlıdır. Kule 98,6 metre yüksekliğinde, Basilika’nın ön tarafında San Marko meydanının köşesinde ayakta duran tek kuledir. Basit bir forma sahiptir. Gövde düz tuğla sütunludur.
ACCADEMIA GALERİSİ
19. yüzyıl öncesi resim ve heykel güzel sanat eserlerini sergileyen müze galerisidir. Büyük Kanal’ın güney kıyısında konumlanır. İsmini kanal üzerindeki üç köprüden birine Accademia Köprüsü olarak verir ve kanalda çalışan deniz taksilerinin yanaşma iskelesidir.
SANTA MARIA DELLA SALUTE BAZİLİKASI
Genel olarak basitçe Salute (sağlık) olarak bilinir. Venedik’te meşhur bir kilise olup, dar bir yarımada üzerinde Büyük Kanal ve Canale della Zattere arasında konumlanır. Küçük bir bazilika statüsünde iken onun süslü ve kendine özgü profili ve konumu onu İtalya’da resmi en çok çekilen kiliseler arasına koyar.
1629 yılı Yaz ayı başlarında İtalya’da Venedik’e başlayan ve 1629-1631 yılarında etkiki olan bir veba salgını nüfusun yaklaşık üçte ikisini öldürdü. Kiliseye yapılan San Rocco ve San Lorenzo Giustiniani’ye adanmış dualar ve geçit töreni alayları kadar tekrarlanan kutsal ayın gösterileri salgın hastalığın devam etmesini durduramadı. Daha önce 1575-76 yıllarında olmuş olan veba salgınına bir mimari cevap olarak mimar Andrea Palladio’ya yaptırılmış olan Il Redentore Kilisesi’nin bir yansıması olarak Venedik Senatosu 22 Ekim 1630 yılında yeni bir kilisenin yapılmasına karar verdi. Bu kilise Meryem Ana’ya (“Virgin Mary”) adanacaktı. Bu birçok nedenden dolayı Cumhuriyetin koruyucusu olacağı düşünülmüştü.
FRARİ SANTA MARİA GLORİSA BAZİLİKASI
Şehrin en büyük kiliselerinden biridir ve küçük basilika statüsüne sahiptir. San Polo bölgesi merkezinin Frari alanında yer alır.
CA’REZZONICO
18. yüzyıldan kalma Venedik’e ( Museo del Settecento Veneziano ) adanmış bir kamu müzesi ve Fondazione Musei Civici di Venezia’nın yönettiği 11 mekandan biridir.
RİVA DEGLİ SCHİAVONİ
Venedik’te Castello’nun güney kıyısını oluşturan rıhtımdır. Uzun ve kavisli bir yapısı olan bu rıhtım, adını buraya demirleyen Dalmaçyalı tüccarlardan almaktadır.
SAN ZACCARİA
San Zaccaria, 9. yüzyıldan kalma bir Venedik kilisesidir. Kilisenin adını Aziz Yakup’un babası Aziz Zekeriya’dan aldığı düşünülür. Yapı önceden inşa edilse de zaman içerisinde yenileme ve ekleme çalışmaları yapılmıştır. Çan Kulesi 13. yüzyıl, dış cephesi ise 15. yüzyıldan kalmadır.
SAN LAZZARO DEGLİ ARMENİ
San Lazzaro degli Armeni, Venedik’te 18. yüzyıldan günümüze Ermeni varlığını yansıtan bir adadır. San Lazzaro degli Armeni ilk olarak 12. yüzyılda bir akıl hastanesine sonrasında ise cüzamlılar için yapılan bir hastaneye ev sahipliği yapmıştır. 18. yüzyılda Ermeni keşiş Manug di Pietro’nun buraya yerleştirilmesi ile buradaki Ermeni tarihi başlamıştır.
CAMPO SAN POLO
Campo San Polo, Venedik’te yer alan bir meydandır. Bu geniş meydan 15. yüzyıldan sonra karnaval, maskeli balo, tören, boğa güreşi ve benzeri etkinliklerin gerçekleştirildiği yer olarak bilinir.
CAMPO SANTO STEFANO
Venedik’teki en büyük meydanlardan biridir. 1802 yılına kadar boğa güreşlerinin düzenlendiği yer olan bu meydan, ölümlü kazalar sonucunda güreşlerin burada yapılmamasına kararı ile bu işlevini kaybetmiştir. Bunun dışında balo, karnaval gibi organizasyonlar hala devam etmektedir. Açık hava restoran ve kafeleriyle de dikkat çeken bir meydandır.
VE DİĞERLERİ
- Ca’ Pesaro (Modern Sanatlar Müzesi)
- Fenice Tiyatrosu (La Fenice)
- Venedik Donanma Tarihi Müzesi
- Fortuny Müzesi (Museo Fortuny)
- Correr ve Arkeoloji Müzeleri
- Peggy Guggenheim Koleksiyonu
- San Giorgio Maggiore
- Gesuati (Santa Maria del Rosario)
- La Pieta (Santa Maria della Pieta)
- Madonna dell’Orto Kilisesi
- Carla Goldini Evi
- San Francesco della Vigna
VENEDİK’TE OLMAZSA OLMAZLAR LİSTESİ
CAFFE FLORİAN
O kadar gezip tozdunuz değil mi? Venedik biraz yorucu bir şehir. Bunu gezme tozma işine biraz ara vermeye ne dersiniz? Kahve denilince akla Venedik’te tabi ki de Florian gelir. 1720 yılında bu yana San Marco Meydanında hizmet veriyor. Es geçmemeye çalışın.
HARRY’S BAR
Dünyaca ünlü meşhur Ciprianilerin ilk mekanı Harry’s Bar, carpaccio ve Bellini’nin ortaya çıktığı mekandır.
GONDOL TURU
Bütçeniz açık vermiyor ve fazlanız varsa bunu denemeden gelmemek olmaz.
MURANO VE BURANO
Zaman sıkıntısı yaşamıyorsanız mutlaka ziyaret edilmesi gerekenler listenize ekleyin.
TABİ Kİ İ TRE MECANTİ
Tatlı konsunda da iddali bir yer burası. Venedik usülü tiramisuyu denemek istemez misiniz? Venedik’in en iyi tiramisuları bu küçük pastanede. Es geçmemenizi tavsiye ediyorum şiddetle.
MASKE ALMADAN OLMAZ
Buralara kadar gelip meşhur Venedik maskelerinden almadıysanız arkanızdan ağlarlar.
FESTİVAL KAÇINILMAZ
Maske demişken bir de ziyaret döneminizi festival zamanına denk getirip ilginç renkli görüntüler ile karşılaşabilirsiniz.
BONUS
Venedik seyahatim sırasında gondol yarışları vardı. O esnada bir açık hava dinletisi yapmışlar. Bende sizleri bu zevkten mahrum bırakmamak için ufak bir kesit aldım.
Elimden geldiğince dolu dolu anlatmaya çalıştım. Umarım yardımcı olmuşumdur. Sonuna kadar okuduysanız şimdi çantaları hazırlama zamanı.