Hadi toplaşın bakalım. Gezilerimde ilk 10 listesinin başında yer alan bir şehirden bahsedeceğim sizlere. İnanılmaz eğlenceli olan bu şehirde turist gibi dolaşmaktansa yerli halk gibi gezmeyi anlatacağım sizlere. Buralara nasıl düştüğümden bahsedeyim sizlere.
“iş yerinde oturmuş nereye gitsem gibi haritada dolaşırken çok uzun zamandır gitmek isteyip te bir türlü gidemediğim bu çılgın şehir birden ışıklar saçmaya başladı bana. Neden olmasın? Dedikten sonra kendi kendime hemen bir rota çizmek istedim. Ama bir sorun vardı? Direkt uçuşlar benim gezi bütçemi ciddi anlamda zorluyordu. Neyse dedim ve bakınmaya devam ettim. İlk hafta ne yapayım ne edeyim derken pes ettim. Sanırsam gidemeyecektim yine İspanya’ya.
Ertesi hafta bir mail düştü mesaj kutusuna. Pegasus gene çıldırmış ve %40 indirim yapmış. Hemen kolları sıvadım be rotaları çapraz sorgulamalarla araştırmaya başladım. Kendi kendime ‘Sen buralara kadar gideceksin ve sadece İspanya için mi olacak?’ dedikten sonra kendimi yine farklı rotalar içerisinde buldum. İlk öncelikle fiyat benim için önemliydi. Her ne kadar %40 indirim bile olsa bir tık daha pahalı geldi bana biletler. Bende alternatiflere bakmaya karar verdim. Fransa’nın Lyon şehri gözüme ilişti birden. Fiyat o kadar komikti ki almamak anlamsızlık olurdu. Hesabımdaki bonusları da kullandığımda sadece58TL para verip buralara kadar gelmemek olmazdı. Ee burası tamam sıra Barselona’ya ulaşım olacak. 100 lira gibi bir otobüs fiyatını da yakaladıktan sonra Barselona’ya gitmemem için hiçbir sebep kalmamıştı. Artık sadece Barselona hakkında araştırma yapmam gerekti. Burada da sizlerin işlerini kolaylaştıra bilmek için ben devreye giriyorum. Keyifli okumalar dilerim.”
BARSELONA HAKKINDA
İlk yerleşim yerinin ne zaman kurulduğu tarih içerisinde bir sır açıkçası. Konu ile alakalı bir çok yazı var ama kesinliği belirlenmiş bir kaynak yok. Yine de bilim adamları M.Ö. 5000 yılına kadar uzandığına dair bilgiler edinmişler. Bizim bilmemiz gereken kısımları açıkçası buralar değil. Biraz daha günümüze gelelim derim.
Roma dönemlerinde yerleşim yerleri Mons Taber üzerinde kurulmuş daha çok askeri kamp olarak belirtiliyor. Malum ki Roma o dönemde genişleme çabası içerisinde ve neredeyse her gittiği yerde kamp alanları ve kontrol noktaları oluşturuyor. Bilinen yakın tarihteki kısımda bizi çok ilgilendirmiyor açıkçası. Biz ortaçağ ve İspanyol monarşisi kısmına değinelim.
Kent 5. yüzyılın başlarında Vizigotlar tarafından fetih edildi. Ve birkaç yıl boyunca da tüm Hispania’nın başkenti oldu. 8nci yüzyılın başlarında Araplar tarafından fethedildikten sonra, 801’de Barselona’nın Barselona Kontu tarafından yönetilen bir tampon bölge olan Carolianian Marca Hispanica’yı Barcelona yapan Charlemagne’ın oğlu Louis tarafından Endülüs devletinden alarak kendi topraklarına kattı. Barselona kontları bu dönemde özerkleştiler ve 10.-11. yüzyıllarda Katalonya’nın geri kalan bölgelerini de denetimleri altına aldılar. 1137’de Katalonya ve Aragon’un birleşmesiyle kentte ticaretle uğraşan varlıklı sınıfların siyasi gücü arttı. Kısa sürede Barselona, Akdeniz ticaretinde Cenova ve Venedik’le boy ölçüşür hale geldi. Aragon’un II . Ferdinand’ının evliliği ve 1469’da Kastilya’dan Isabella I, iki kraliyet hattını birleştirdi. Madrid, Amerika’nın sömürgeleştirilmesi, Akdeniz ticaretinin maddi önemini düşürürken, politik iktidarın merkezi haline geldi. Barselona, İspanya’nın Philip IV’üne karşı Katalan Ayaklanması (1640–52) dahil olmak üzere, Katalan ayrılıkçılığının bir merkeziydi. Büyük veba 1650-1654 şehrin nüfusunu yarıya.
Barselona’nın gelişimi 1986’da iki olay tarafından desteklendi. Avrupa Topluluğuna İspanyol katılımı ve özellikle Barselona’nın 1992 Yaz Olimpiyatlarının ev sahibi şehri olarak atanması. Kentsel yenilenme süreci hızlı bir şekilde gerçekleşti ve kentin turist destinasyonu olarak büyük ölçüde artmış uluslararası ünü tarafından eşlik edildi. Konutların artan maliyeti, pek çok ailenin banliyölere taşınmasıyla birlikte, 20. yüzyılın son yirmi yılı boyunca nüfus içinde hafif bir düşüşe yol açmıştır. Bu düşüş 2001’den beri tersine çevrildi ve yeni bir göç dalgası (özellikle Latin Amerika ve Fas’tan ) hız kazandı.
BARCELONA’DA KONAKLAMA
Hiç şüphesiz ki Barcelona denilince en önemli konuların başında konaklama gelmektedir. Çoğu insanın kafasında soru işaretleri oluşturan bu algıyı kırmak maksadıyla sizler için net bir şekilde anlatmaya çalışacağım. Öncelikle gezi planınızı yaparken dikkat etmeniz gereken en önemli kısım malum ki ekonomik bütçeniz olacaktır. Avrupa’da ki temel prensibe dikkat etmenizde yarar var. Konaklama merkeziniz turistik merkeze ne kadar yakınsa o kadar pahalı olacağı kanısını kafanızın bir yerine yazınız. Bu şehir de de en büyük turistik merkez tabi ki de Katalonya Meydanı’dır. Konaklama noktanızı ekonominizi sarmayacak şekilde planlamak istiyorsanız mümkün olduğu kadar bu merkezden uzak yerlerde konaklama yeri bulmanızı tavsiye ediyorum.
Gece hayatını seviyorsanız ki buraya gelme sebebiniz tahminimce gece hayatı konaklama noktaları çok yakın olmasa bile Barceloneta Plajı yakınlarında kalmanız olacaktır. Hem deniz, güneş, kum üçlüsünden yararlanıp Barselona plajının tadına varabilir hem de bu bölge de bulunan bol miktardaki gece kulüplerinde doyasıya eğlenebilirsiniz.
Diğer yandan tarih ve şehir turu yapacaklar için tek tercih olacaktır. Bende b noktada kendime bir yer ayırtmıştım. İspanya Meydanı, Rambla Caddesi ve Katolanya Meydanı üçgeninin içerisinde bütçenize uygun otel bulabileceğinizden emin olabilirsiniz. Ama şuna dikkat etmeniz gerekir. Barcelona Avrupa’da ki en büyük turist mıknatısı diyebilirim. Yüksek sezonda konaklama konusunda sıkıntı yaşamamak için kesinlikle erken rezervasyon yapmanız gerekmektedir.
BARSELONA’DA NERELERİ GEZMEK GEREKİR?
Şimdi nereden başlasam bilemedim. O kadar çok görülmesi gerekilen yerler var ki anlatmaya ne benim zamanım nede sizin hevesiniz yeter. Ama genel hatlarıyla kaçırmamanız gereken yapıtları, meydanları ve yerleri yazdım sizler için. Eğer ki sizin de eklememi istediğiniz yerler olursa yorum kısmına yazabilirsiniz.
RAMBLA CADDESİ (La Rambla)
Barselona’nın kalbi diyebilirsiniz kısacası. Barselona’ya seyahatiniz olacaksa ister istemez buraya yolunuz düşecektir. Bizdeki İstiklal caddesini düşünün, burası da Barselona’nın İstiklal caddesi. Yaklaşık bir buçuk kilometre uzunluğunda up uzun bir cadde düşünün kenarlarında aklınıza gelebilecek her türlü dükkan var. Caddenin tam ortasından bir yürüme yolu geçiyor. Eğer ki yaz aylarında ziyaret edecekseniz bu caddede dikili duran ağaçların arasında dolaşan papağanların şakırtısını duyabilirsiniz. Bu yürüme yolunda doyasıya eğlenen, sangrianın dibine vuran insanlara rastlamanız mümkün olacaktır. Yemek yemek için iyi bir nokta diyebilirim.
BOQUERA PAZARI (Mercant de la Bouqueria)
Rambla caddesinden Kristof Kolob anıtına doğru aşağıya inerken hemen sağ tarafınızda bir pasaj görünümlü bir yer bulacaksınız. Burayı es geçmemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Bizim bildiğimiz kapalı Pazar yeri kültürü buraya yerleşik halk tarafından rejenere edilmiş bir şekilde duruyor. Fazla zaman almayan bu pazardan çıkarken cüzi bir miktar para vererek bir kup meyve salatası alıp gezinizi tamamlayabilirsiniz.
KRİSTOF KOLOMB ANITI (Monument a Colom)
1888 yılında Barselona limanının hemen önünce inşa edilen bu muazzam anıt 60 metre yüksekliği vardır. Rambla caddesinden kendinizi aşağı doğru insan kalabalığının içerisinden geçtiğinizde hemen denizin kıyısında bu devasa heykeli göreceksiniz. Anıt heykel Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfinden sonra Barselona’yı dönüşünü anlatıyor. En üst kısmına ise bir asansör yarımıyla çıkmanız mümkündür.
İSPANYOL KÖYÜ (Poble Espanyol)
Benim açımdan bakıldığında Barselona gezisi dahilinde en çok keyif aldığım yerlerden birisi diyebilirim. Ve burayı gezmek istediğiniz yerler listesinin en tepesine yazmanızı da tavsiye ediyorum. Ülke genelinde bulunan 117 binanın replikasını ve ülke genelinde bulunan birçok bölgelerinde bir karması yer almaktadır.
Açık hava müzesi edasıyla sergilenen yapılarda kafe, restoran, çikolatacılar ve hediyelik eşya satan dükkânlara denk gelebilirsiniz. Köy içerisindeki binaların yapıları dediğim gibi ispanyanın dört farklı bölgesini simgelemekle beraber yapılar orijinaline ve kültürlerine uygun konuşlanmıştır. Bununla alakalı bir haritayı sizler için aşağıya bırakıyorum.
TİBİDABO TEPESİ
Ulaşım öncelikle çok sıkıntılı bir süreç onu belirteyim. Ama buraya ulaşım inanın bana mükemmel olacaktır. Ha sizin kesin gidin görün dediğim bir yer değil ama boş bir zamanınız var ve Barselona’yı yukarıdan izlemek istiyorsanız uğramanızda fayda var. Katalonya meydanında kalkan ve Tibi Bus olarak adlandırılan otobüslere binebilir veya en yakın metro istasyonu olan Vallcarca istasyonuna gidip hemen önündeki otobüs durağında inip Tibi Bus Ring hattından finikülere kadar gidebilirsiniz. Sonra finiküler ile tepeye çıkabilirsiniz. Tepe de ne mi karşılayacak sizi? Tample de Sagrat Cor Kilisesi, Tibidabo Lunaparkı, Collserola Kulesi bunlardan birkaçı. Ama lunaparkta doyasıya eğlenebileceğinizi belirtmem gerekir.
PARK GÜELL
Ayrıcalıklı zenginlerin mahallesine hoş geldiniz. Barselona’nın demek pek bi hakaret olur, Katalonya’nın sayılı zenginlerinden Eusebi Güell’in zenginlerin yaşayabileceği bir site yapma fikriyle başlamış herşey. İngiliz tarzıyla yapılmasını isteyen Güell bu iş için tabi ki de Gaudi ile anlaşıyor. 1910 yılında yapımına başlanılan bu kosa site şehir merkezinden uzak olmasından dolayı nedense pek fazla ilgi görmüyor. Site genel hatlarıyla tamamlanıyor ama sitenin içerisinde sadece 2 adet ev tamamlanıyor ve proje 1914 yılında durdurma kararıyla proje rafa kaldırılıyor. 1918 yılında da devlet burayı bir park haline dönüştürüyor. Parkta dolaşırken pavilionlar ve merdivenler Gaudi’ye aittir. Adeta masallardaymış gibi hissettirecek size bu park. Nereye baksam sanki her yer şekerle kaplanmış gibi geldi bana. L3 Metro hattındaki Lesseps durağına geldikten sonra 15 dakika yürüme mesafesi ile yukarıya doğru çıktığınızda parkı karşınızda göreceksiniz. Zaten sürü psikolojisi ile hareket ederseniz bir çok turistin de parka gitmekte olduğunu fark edeceksiniz.
SAGRADA FAMİLİA BAZİLİKASI (La Sagrada Familia)
Barselona’yı Barselona yapan yapıdan bahsetmek istiyorum sizlere. Aslında tam bir yılan hikayesi olan bu yapı günümüzde bile hala tamamlanmış sayılmaz. Şehrin ünlü mimarı Antoni Gaudi’nin 1882 yılında başlanılan bazilikaya 1883 yılında mimar olarak girmesi ile kendini benimsetmeye başlamıştır. Çok enteresandır ki 1926 yılında bazilika inşaatına karşıdan bakarken tramvay çarpması sonucu hayatını kaybetmiştir.
Bitmeyen kilise olarak adlandırılan ve anlamı ile Kutsal Aile yani Sagrada Familia olarak bilinen kilisenin neden bitmediğini herkesin merak ettiğini varsayıyorum. Düşünün yani 1882 yılında başlanılan bir kilise neden hala bitirilmedi? Bunun üç ana sebebi olduğu söyleniliyor. Bir tanesi savaşlardan dolayı bazilika yapımı durdurulmuş. Diğer sebep ise fon bulunamadığından dolayı tamamlanamamış. Ve en son olarak ta teknolojik eksiklik bir sebep olarak gösterilip yapımı durdurulmuştur. Ama esas sebep olarak Gaudi’nin orijinal planlarının kaybolması ve yapımının şu an bile tahminler üzerine yapılıyor olması.
SANTA MARİA DEL MAR BAZİLİKASI
Mimari uyumundan dolayı gotik kiliseler arasında en başarılı olanıdır. 1329 – 1384 yılların arasında La Riberia’nın sakinlerinin desteği ile inşa edilmiştir. Dışarıdan bakıldığında son derece sade olan ve pek fazla bir şeye benzemeyen kilise içeri girdiğinizde ise altar ve şapeller sizi resmen büyülüyor. Belirtmek isterim ki bu bazilikada bulunan vitraylar da son derece başarılıdır. Dünya üzerinde en büyük gül pencerelerden biriside bu bazilika içerisinde yer almaktadır.
PİCASSO MÜZESİ
Herhalde tanımayan yoktur Picasso’yu. Picasso’ya ait olan en büyük arşivin sergilendiği bir müzeden bahsediyorum sizlere. Daha Picasso hayattayken asistanı tarafından açılmış. Müzede Picasso’nun 3500 eserini barındıran müze Bir dönem Picasso’nun yaşadığı ortaçağ malikânesinin içerisine kurulmuştur. L4 metro hattında bulunan Jaume durağında inerek müzeye ulaşabilirsiniz.
MONTJUİC TEPESİ
Aslına bakarsanız benim konakladığım yere çok yakın bir noktada olmasına ramen pek fazla fırsat bulup gitme fırsatı yakalayamadım maalesef. Ama neyi kaçırdığımın farkına Türkiye’ye döndüğümde fark ettim. Siz siz olun burayı gezilecekler listenize ekleyin. Fazladan zamanı olanlar için mükemmel bir dinlenme noktası olacaktır. Yahudi tepesi olarak adlandırılan tepede bahçeler parklar ile doldurulmuş. Hatta bünyesinde bir de kocaman kale var.
KATALONYA MEYDANI (Plaça de Catalunya)
Barselona’nın en işlek meydanıdır burası eski şehir denen ve 1850lerden sonra inşa edilen bölgenin tam ortasıdır burası. Pek çok önemli caddenin kesişimidir burası. 1900 yüzyılın ortasına kadar şehir surlarının dışında kalıyormuş bu meydan. 1858 de bu surların yıkılmasıyla daha bir popüler ve işlek hale gelmiş hale gelmiştir. Meydan çeşme ve heykellerle de güzelleştirilmiş durumda. Pek çok heykel var etrafta. En bilinenlerden birisi ise Katalan hükümeti eski başkanı Francesc Macia anısına yapılmıştır.
Ayrıca bu heykel Sagrada Famila bazilikasının çile isimli cephesini yapan Josehp Subiraks’ın eseri. Hemen heykelin önündeki küçük havuzun içerisinde bulunan kadın heykelini ise Joseph Clara 1982 yılında yapmıştır. Adı Enigma Tanrıçasıdır.
CASA MİLA (La Pedrera)
Barselona’nın adının duyulmasındaki en önemli yapılardan bir tanesinin de şimdi sıra. Dönemin en önemli ticaret adamı olan Pere Mila için tasarlanmış bi konutmuş normalde burası. Kalbur üstü insanların yaşayabileceği bir apartman olarak görebilirsiniz. Tabi bu projede sonradan patlamış. Çatısının enteresan yapısı sayesinde ilgi odağı haline gelmesindeki en büyük etkenlerdendir. Ücreti tekabülünde tabi ki de çatı katına çıkmanız mümkündür. Ha bu ne kadar mantıklı olur bilemeyeceğim ama şahsen ücret verip bir binanın üzerine çıkmak mantıksızlık gibi geliyor.
CASA BATLLO
Halk arasında Kemik Evi olarak da anılıyor burası. Neden derseniz Gaudi’yi artık enteresan yapıları sayesinde az çok tanıdık. Zamanında bu binanın olduğu yerde koskocaman başka bir ev varmış. Bunu daha sonradan dönemin iş adamı olan Josep Batllo Casanovas tarafından alınması takip ediyor. Ki bu yapının öyle aman aman ilgi çekici olmadığı kanısına varan Casanovas yıkılması için emir verir ve binayı yıkarlar. Ve o esnada da adını şehirde duyuran Gaudi ile tanışır. Gaudi de şu andaki bilinen hali ile Casa Batllo’yu inşa eder. İçerisindeki mobilyalara kadar Gaudi’nin eseri olan bina şu anda Barselona’nın en çok turist çeken noktaları listesinde yer almaktadır.
BARCELONETA PLAJI
Eeee geldik şimdi en doyumsuz Barselona zamanına. Barselona’ya gelip te o muhteşem şehri dolaştıktan sonra kendinizi serin sulara bırakmaya zaman ayırın efenim mutlaka. Ne yapın edin ve mutlaka kendinize deniz zamanı ayırın derim. Plaj hakkında fazla konuşmaya gerek duymuyorum. Ama yankesicilere ve cepçilere dikkat etmenizi öneririm. L4 hattında bulunan Barceloneta durağında inmeniz yeterli olacaktır.
BARRİ GOTİC
Barselona’da görmeniz gereken en önemli bölge burası açıkçası. Gotik mahallesinde dolaşırken kendinizi resmen tarihin arka odasında bulacaksınız. Barselona’nın ilk kurulduğu bu bölge Old Town olarak ta bilinir. Bu kısım için tavsiyemdir ki uzun bir süre ayırınız. Her bir köşede farklı bir yapı sizleri selamlıyor olacaktır.
SİHİRLİ ÇEŞME (La Font Magica)
Sırtınızı İspanya meydanına dönün ve karşıya bakın. Eğer ki gündüz gözüyle bakıyorsanız karşınızda Katalan Ulusal Müzesini göreceksiniz. Fakat akşam belirli bir saatte bakıyorsanız sihirli çeşme sizleri selamlıyor olacaktır. 1929 yılınca Dünya Ticaret Fuarının açılışında görücüye çıkan bu muhteşem çeşme 30 müzikal eser eşliğinde sizlere müthiş bir ışık gösterisi yapacaktır. Saatleri konusunda pek bir bilgim yok ama ufak bir araştırma ile bu saatleri öğrenebilirsiniz. İçeceğinizi hazır edin ve çeşmenin gösterisini izlemeye Carles Buigas meydanına gidin.
Sizler için bu listeyi uzun tutmak isterdim ama deneyimlediğim kısımlar burası yinede eklemek gerekirse dolaşılması ve görülmesi gerekilenler listenize şunları da ekleyebilirsiniz;
- Camp Nou
- Ciutadella Parkı
- Katalan Ulusal Sanat Müzesi
- Katalan Müzik Sarayı
- Güell Sarayı
- Barselona Akvaryumu
- Triomf Kemeri
Bu liste uzar gider. Gerisi sizlerin zevkinize ve görmek istediklerinize bağlı
BARSELONA MUTFAĞI
Aç kalmayacağınızdan emin olun öncelikle. Normalde ziyaret ettiğim şehirlerde fast food fazla yemem ama dikkat ettiğim bir nokta şehirde olabildiğince çok fast food zincirinin restoranları var. Fast foodu bir yana bırakırsak eğer, bir de yolunuz Gotik mahallesine düştüyse o zaman Katalan mutfağına hazırlanın diyorum. Neredeys her köşe başında balık ürünleri satan restoranlar ve tapas dükkanlarına rastlamanız mevcut. Ki bu konuyu çok fazla uzatmak istemesem de sizlerin ağız tadını bilmediğimde Barselona lezzetlerinden olan paella, tapas doyasıya karides ve ahtapot denemenizi öneririm.
Bunlar yetmediyse sizler için önerebileceğim tek nokta tabi ki de La Boqueria olacaktır. Malum kapalı bir Pazar yeri burası. Ağız tadınıza uygun mutlaka bir şeyler bulacaksınız. Bitti mi? Hayır tabi ki de! Rambla caddesinde bir sangria molası vermemek olmaz.
UNUTLUMAMASI GEREKİLENLER
- Şehir genelinde dolaşırken yankesicilere dikkat ediniz. Özellikle sahil kesiminde bir kat daha dikkat edin.
- Gireceğiniz turistik noktaların bazıları (Sagrada Familia, Park Güel vs.) rezervasyonla giriş yapılıyor. Rezervasyon hakkında detaylı bilgileri kapıdaki görevlilerden alabilirsiniz ve planınızı buna göre ayarlayın.
- Sagrada Familia kanımca dışarıdan güzel fakat para verip içerisini gezmek çok gereksizce. Sizin fikrinizi bilmem ama girmemenizi öneririm.
- Metro ağı çok yaygın noktalara ulaşıyor. Kesinlikle toplu taşıma diyorum. Ulaşım konusunu Barselona Ulaşım Rehberi kısmından inceleyebilirsiniz.
BONUS