İskandinav bölgesine geçmeden evvel benim gitmem gereken tek bir yer vardı. Orası da muhteşemlikler ülkesi İsviçre. Pahalılığını bir yana bırakarak bahsetmek istiyorum ben sizlere b ülke hakkında. İsviçre denildiğinde bir çok kişinin hemen aklına belirli objeler geldiğinden eminim. İsviçre çakısı, çikolata, o tekerlek peynirlerden ve olmazsa olmaz İsviçre saatleri. En azından benim aklıma gelen objeler bunlar.
Haydi biraz İsviçre ve Bern’den bahsedelim. İsviçre yani resmi adı ile İsviçre Konfederasyonu Bern ile birlikte 26 kantondan oluşmaktadır. Bir çok kişi de bu resmi adından dolayı para birimlerinin kısaltmasının ne den bu şekilde olduğu konusunda bir bilgi sahibi değildir. Sizler için hemen açıklayalım. İsviçre Konfederasyonu yani Confoderation Helvetiva. Dünya geneline bakıldığında kişi başına düşen milli gelir olarak dünyadaki en zengin ülkeler arasında yer almaktadır. Genel olarak geçim kaynakları bankacılık, sigortacılık olarak bilinse de kimya ve sağlık ürünleri konusunda da oldukça parmakla gösterilen bir başarıya sahiptir.
Bern resmi olarak İsviçre’nin başkenti olsa bile en büyük kenti değildir. En büyük kenti Zürih’tir. Genel olarak İsviçre’de konuşulan dil olarak Almanca hakim olsa da Bern kentinde de en yaygın olarak kullanılan dil Fransızcadır. Her ne kadar konuşulan dillerden Almanca ve Fransızca hakim olsa bile eğitim kalitesi üst seviyelerde olduğundan dolayı neredeyse herkes İngilizceyi çok iyi ve akıcı bir şekilde konuşabilmektedir.
BERN’DE ULAŞIM
Ulaşım konusu benim en çok zorlandığım kısım diyebilirim. Bern’de ulaşım konusunda sıkıntı çekebileceğinizi sanmıyorum fakat benim gibi ekonomi yapmak isteyenler için kötü bir lokasyon olduğu konusunda anlaşabiliriz. Başlıklar halinde inceleyecek olursak;
HAVA YOLU ULAŞIMI
Şu an için maalesef ki Bern’e Türkiye üzerinden direkt uçuş bulunmamaktadır. Özel bir uçuş düzenlenmediği sürece tarifeli seferler ile direkt Bern’e gitmeniz pek mümkün olmayacaktır. Ama Avrupa’nın bir çok şehrinden Bern’e ulaşım yapmanız mümkün olacaktır. Avrupa’nın herhangi bir şehrinden geldiğinizi farz ederek anlatacağım sizlere.
Şehir merkezine ulaşım sağlamanız sandığınızın aksine son derece kolay ve bedava! Bern hava limanına indiğiniz anda turist ofisine gittiğinizde şehir merkezine gitmek istediğinizi belirtirseniz eğer. Size hava limanından şehir merkezine kadar tek yön bir bedava bilet verecektir. Bunu S-Bahn ismi verilen trenlerde kullanabilirsiniz.
Diğer bir seçenek ise otobüs. AirportBus Bern ismi verilen otobüsler ile hızlı ve kolay bir şekilde ulaşım sağlamanızı sağlayacaktır. Tabi trenin aksine bu ulaşım alternatifi ücretlidir. Ne kadar olduğundan dolayı bir fikrim yok ama yaptığım araştırmalarda 2,5 – 3 CHF olduğu yazılıyor. Ki tercihen bedava gitmek varken neden para veresiniz ki.
DEMİR YOLU ULAŞIMI
En can alıcı kısım bu olsa gerek. Benim en çok ekonomik olarak yaralayan kısım bu oldu. Şimdi şöyle bir durum var öncelikle bunu bir yere yazın. Dağlık ve kırsal bir lokasyona olan ülke genelinde kara yolu ile ulaşım sağlayan otobüs firmaları bulmanızın imkanı ya yok ya da çok düşük. Bunun için tek alternatifiniz zorunlu olarak demir yolu olacaktır. Aksini belirtilmediği sürece de en son nokta olan bu ulaşım yöntemini kullanmanız tercihtir. Örnek verecek olursam eğer;
Son uçağım Cenevre’den. Bende direkt Cenevre’ye gitmek yerine Milano’dan önce Bern’e gidip bir gece kalıp sonra Cenevre’ye gitmeye karar verdim. Milano’dan yaklaşık 25€ civarına aldığım Bern biletini sıkıntı olmadan direkt Bern’e geldim. Hızlı tren olması benim için şehirde daha fazla zaman geçirmemi sağladı açıkçası. Her neyse. Şehre iner inmez hosteli bulup yerleştim. Ve direkt kendimi Cenevre için tek tercih olan tren için istasyona doğru yola koyuldum. Hava inanılmaz iyi ve bu benim enerjimi en üst seviyeye çıkartmıştı. İstasyona vardığımda bilet satış yerini sordum. Etrafta bir ton kiosk olmasına ramen birkaç bilgiye ihtiyacım vardı. Resmen banka gibi çalışan bir sistemleri var. Sıra numaramı aldım ve beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra benim numaram yandı. Derdimi anlattım ve bana ne deseler beğenirsiniz. 60 CHF! Resmen şoka girdim. İnternette 45 frank yazdığını söylediğimde; “Evet 45 frank yalnız o rakam özel indirim kartı olanlar için geçerli.” dedi. Beynimden vurulmuşa döndüm. Ama el mahkum. Mecbur aldım.
Alternatif olarak belirtme yapmam gerekirse. Türkiye üzerinden İsviçre uçuşları zaman zaman son derece uygun olabiliyor. 50 lira gibi bir rakama bile Cenevre uçuşu bulabilirsiniz. Oradan hemen bir tren ile Fransa’nın Lyon kentine veya Bern aktarmalı Milan’a geçme şansınız vardır.
KARA YOLU
Son derece gelişmiş bir trafik kontrol sistemleri var. Şehirde dolaştığım süre boyunca inanın bana bir kere bile korna sesi veya trafik sıkışıklığı görmedim. Ya bu ülkenin ciddi trafik yaptırımlarından ya da bilinçlenen insanların oto kontrollerinden kaynaklanıyor. Kara yolu ile ulaşım sağlamadığım için pek fazla bir bilgi sunamayacağım maalesef sizlere.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIM
En iyi nokta bu olsa gerek. Şunu belirtmeme izin verin. Kesinlikle toplu taşıma kullanmayın. Şehir zaten ufak bir yerleşim bölgesi. Zaten Avrupa’nın en küçük başkenti olarak anılıyor. Neredeyse her yeri yürüyerek dolaşabilirsiniz. Ama şehir içerisinde aktif olarak kullanılan bir tramvay bulunuyor. İnsanlar genellikle bu tramvayı kullanıyor. Tramvayda bilet kontrol olayı yok. O konuda rahat olabilirsiniz. Ki zaten vardığınız hostel veya otelde sizlere kalacağınız gün kadar toplu taşıma bileti veriliyor. Bu biletle istediğiniz kadar kullanabilirsiniz. Üstelik herhangi bir ücrette talep etmiyorlar.
Diğer yandan bakıldığında ise yaygın olarak nüfus bisiklet kullanıyor. Bisiklet kiralamak isterseniz eğer bir çok noktada sizleri yönlendirecek insanlara rastlayabilirsiniz.
BERN MUTFAĞI
İnanın bana bu şehre gelmeden evvel yeme içme konusunda kendimi resmen modlamış, neler yapacağımı satır satır yazmıştım. Ama hesaplamadığım bir şey vardı ve o benim karşıma ilk girdiğim yerde karşıma çıktı. Ne mi? Kur farkı!
Bern tren istasyonunda indiğimde farklı bir hisse kapıldım. İnsanlar o kadar kibar ve anlayışlılar ki ne desem güler yüzle yardım etme çabası içerisindeler. Hemen hostelimi buldum ve yerleştim. Sabah Milano’dan çıktığımdan beri azıma bir lokma bir şey girmemişti. Sırt çantamı bırakıp Check-In yaptıktan sonra attım kendimi sokaklara. Koku takip ediyorum artık. Tamam enfes kokular sokakları sarmış ama fiyatları bakınca avcumu yalamaktan fazlasını yapamıyorum. Öğrencilerin bol bol olduğu yerlerde genelde ücretler ucuz olur ve bende öğlen vakti öğrencilerin uğrak noktası olan bir köşe başı dönercisine gittim bir dürüm aldım. Aldım almasına ama kur farkından dolayı o dürüm mü beni yedi ben mi onu yedim belli değil. Normalde yurt dışı turlarımda kur farkı hesaplamam ama burada inceden bir hesap yapmak gerekiyor. Bir dürüme insan 9 frank verince ister istemez o matematik işlemleri geliyor insanın aklına. Bir gün evvelinden 9 €’ya Milano’da geberene kadar yemek yiyebiliyorken, bir gün sonrası 9 CHF’a sadece bir dürüm alıyorsunuz.
Yine de sizlere bu durumun dışında kaldığınızdan ve lezzet peşinde koştuğunuzu farz ederek konuşacağım. Fransa, İtalya ve Almanya üçgeninde kalan bu küçük ülkenin gastronomisi son derece gelişmiştir. Ve neredeyse her ürünün en tazesini bulmanız mümkündür. Zaten Alplerin civarında kurulduğundan dolayı süt ve süt ürünlerinin kalitesinden bahsetmeye gerek bile duymuyorum. Ülke genelinde 200 çeşit peynir olduğu söyleniliyor. Nefis İsviçre çikolatalarının inanılmaz lezzeti bu sütlerden gelmektedir. En organik ürünleri bulmanız mümkündür şehirde dolaşırken.
Haricen şehrin genelinde fastfood dükkanları bolca mevcuttur. İstediğiniz yerde istediğiniz şeyleri yemeniz konusunda özgürsünüz. Şehir merkezinde genellikle Pazar kuruluyor ve orada sokak yemeklerinin tadına da bakma şansınız var. Bir ufak not daha belirtmek isterim. Migroslarda sıcak yemek bölümleri mevcuttur. Uygun ve lezzetli bir şeyler yemek isterseniz buraları tercih te edebilirsiniz.
BERN’DE GEZİLECEK YERLER
Şehir daha evvelinden de dediğim gibi Avrupa’nın en küçük başkenti. Bundan dolayı gezebileceğiniz yerler hep birbirine yakın olacaktır. Tura çıkmadan evvel turist ofisinden biraz yardım olarak veya kendiniz bir rota çizerek görmek istediğiniz noktaları kaçırmadan gezebileceğinizden emin olabilirsiniz. Şimdi sıralayacak olursak eğer;
ESKİ ŞEHİR (Altstadt)
Avrupa’da ki en iyi şehirciliği burada görmeye hazır olun. Aare nehrinin kucağında, adeta sarmalarmışçasına sardığı eski şehirde dolaşırken azınızı kapatmayı unutmayın. Yaşam bölgesinin hemen dışında kalıyor. Ayı parkına giderken sol tarafınızda göreceksiniz zaten. Kaçırmanız elde değil. 1405’te ki büyük bir yangında neredeyse yok oluyormuş ama yapılan çalışmalarda burayı kurtarmayı başarmışlar.
GÜL BAHÇESİ (Rosengarten)
Bern eski şehir kısmında zaman geçirmeyi düşünenler burayı mutlaka listeye eklesinler. Küçük bir yer öyle aman aman büyük değil ama bir farkla. Azına kadar gül dolu burası 250 den fazla çeşit barındırıyor. Kokuyu siz düşünün.
AYI PARKI (Barengarben)
Normalde hayvanat bahçesi olayına karşıyım. Ama Benr’in ana simgesi ayı olduğundan dolayı böyle bir park yapmışlar. Ayıların tüm yaşam koşullarını oluşturmuşlar resmen. Gül Bahçesine giderken bir göz atın derim.
BERN KATEDRALİ (Berner Münster)
Eski şehrin güney kısmında yer alıyor bu devasa yapı. Avrupa’da ki Rönesans akımına direnen bir yapı kanımca. Gördüğüm katedrallerin yapılarına göre daha farklı ve daha ihtişamlı diyebilirim. 100 metrelik bir kulesi bulunuyor. Ufak bir ücret karşılığında çıkabiliyorsunuz. Bu turumda maalesef ki içerisini gezme fırsatım olmadı. İçeride Nosferatu filminin çekimleri olduğundan dolayı kapalı olduğunu söylediler.
İSVİÇRE PARLAMENTO BİNASI (Bundeshaus)
Bu yapıyı kaçırmanız kesinlikle mümkün değil. Zaten tren istasyonundan indikten hemen sonra ilk karşınıza çıkan koca bina burası. Ulusal ve uluslararası oturumların yapıldığı bir hükümet binası. İçerisinde bir de kütüphane bulunuyor. Fırsat bulursanız gezin derim.
SAAT KULESİ (Zytglogge)
Prag’ta ki astronomik saati hatırladınız değil mi? Hah buda Bern deki bir benzeri. Her ne kadar astronomik saat kadar olmasa da bu da buralarda oldukça meşhur. Her saat başında değişik sesler çıkarıp insanların ilgisini çekmeyi başarıyor.
BERN TARİH MÜZESİ (Bernishes Historishes Museum)
Aslında burası bir şato. Bern ve civarlarından toplanan sanat eserleri ve tarihi değere sahip parçaları burada toplamışlar ve şatoyuda müze haline getirmişler. Bern’i gezmekten zaman ayırabilirseniz bi göz atın derim.
HAPİSHANE KULESİ (Kafigturm)
Zamanında suç işlemiş kadınları burada tutup cezalandırıldığı bir mekanmış. Yapılan genişlemelerle şu an bile kullanılan şehir kapısı olmuştur.
EİNSTEİN EVİ (Einsteinhaus)
Artık tanımayanımız yoktur diye düşünüyorum. Modern fizikçimiz Einstein’in eşi ve çocukları ile yaşadığı ev. Şu anda ünlü fizikçinin yaşam stilini gösterebilmek için müze olarak kullanılıyor. Hatta Einstein’in daha geniş bir koleksiyonunu da Bern Tarih Müzesinde görebilirsiniz.
ÇEŞMELERİ
Bern merkezinde dolaşırken etrafta bir sürü çeşme göreceksiniz. Bunların her birinin hikayesi ve anlamı olduğunu unutmayın.
KEMERLİ YOL
Uzun bir cadde düşünün. Sağlı sollu mağazalarla dolu. Kemerlerle de süslemişler buraları. Kemerleri sayesinde yağmur, çamur, kar demeden rahatlıkla dolaşabileceğiniz bir cadde burası. Tren istasyonundan başlayıp Nydeggbrücke’ye kadar uzanmaktadır.
PAHALI MI?
Soruyu cevaplarken bile içim titriyor diyebilirim. Evet pahalı. Starbucks’ta bir amerikano’ya 26 TL, bir et dürüme 37 TL mc donalds’ta bir menüye 69 TL para verim. Gerisini siz hesaplayın. (2017 yılı fiyatlarıdır. Kesin olarak bu rakamlar üzerinden ilerlemeyiniz.)
SON NOTLAR
- Kesinlikle gidilir. Yaşantıları ve şehir beni büyüledi.
- Alışveriş konusunda son derece rahatlar. Bize göre yaşam şartları yüksek olduğundan dolayı da olabilir bu konu.
- Peynir çeşitlerini denemeden gelmeyin.
- Bütçenizi sıkı kontrol edin.
- Yazın gidecekseniz Marzili yüzme havuzunu değerlendirin derim. Üstelik giriş ücretsiz.