Bu sefer sizlere İtalya’nın farklı bir şehrinden bahsedeceğim. Cenova! Aslında gezginlerin haritalara baktığında hep gördüğü, fakat neden se benim gibi gitmek istemediği bir şehir. Nedendir bilinmez ama bir türlü gitmek istemedim bu şehre. Tabi şehre ayak basana kadar düşüncelerin gitmemekten yanaydı. Tarihi, kültürü ve eserleri ile azına kadar dolu olduğunu burada öğrendim. Şimdi Ufak ufak neymiş, ne değilmiş başlayalım.
BİRAZ TARİH
Öncelikle yazılı ile İsviçre’nin Cenevre kenti ile karıştırılmamalı. Biz her ne kadar Cenova desek de İngilizce yazılışı Genova’dır. İsviçre’de ki o malum şehrin yazılışı da Geneve’dir. İtalya’nın kuzeyinde bulunan şehir Ligurya bölgesinin başkenti olama özelliğini taşımakla beraber İtalya’nın en büyük altıncı şehridir. Kocaman bir limanı, müthiş tarihi dokusu, geniş gastronomisi ile Cenova 2004 yılında Avrupa kültür başkenti seçilmiştir. Cenova’nın eski şehrinin bir kısmı ise 2006 yılında Unesco Dünya Mirası listesinde yerini almıştır. Şehir o kadar muazzam korunmuş ki şöyle bir örnek verebilirim.
“Cenova’da konakladığım süre içerisinde kaldığım hosteli ararken birden kendimi bir ara sokakta buldum. Orta çağın arka sokaklarında dolaşıyormuşum gibi hissettim birden bire. Önümde kocaman bir kapı belirdi. İçeriye girdim. Hostelin olduğu kata çıkarken etrafımı izlemeden geçemiyordum. Bilmem kaç yılından kalma olan bu binada yaşam vardı. Ve insanlar bu binalarda yaşıyorlardı. Hostele geldim. İşlemlerimi yaptıktan sonra ufak bir mola vermek için yatağıma uzandım. İster istemez gözüm tavana dikildi ve o manzara bana hoş geldin der gibilerinden bakıyordu. İnanılmaz bir fresk resmen olduğu gibi duruyordu. Sorduğumda binanın çok eski olduğunu ve belediyenin düzenli olarak restorasyon yaptığını söylediler.”
Cenova 1100 sene evvel İtalyan şehir devletlerinden biri olarak kurulan bağımsız bir şehir devleti olarak doğdu. Kutsal Roma İmparatorluğu egemenliğindeydi ve Cenova piskoposu devletin başında yer almaktaydı. Bununla birlikte fiili bir iktidar halk meclisi tarafından konsül tarafından seçilmekteydi. Zamanında kurulmuş olan sözde Deniz cumhuriyetleri adı altında birleşen (Repubbliche Marinare) Venedik, Pisa, Amalfi ninde aralarında bulunduğu birliğin bir üyesidir. Şu an ki Avrupa birliği gibi düşünülebilir. Ticaret, gemi, inşaat ve bankacılık konusunda Akdeniz’in en iyi ülkesi haline gelmişlerdi. O kadar gelişmiş bir deniz kuvvetleri vardı ki zamının Sardunya adası, Korsika, Nice ve bir çok deniz şehrinin kontrolü Cenevizlilerin elindeydi.
17. yüzyılda Cenevizliler dönüşü olmayan bir ekonomik krizin içerisinde girdiler. Mayıs 1625’te Fransız-Savonian ordusu cumhuriyeti işgal etti. Fakat İspanyol ve Ceneviz ordularının bir araya gelmesiyle başarılı bir şekilde sürülmüş. 1656yılında başlayan Avrupa’da ki büyük veba salgının en sonunda buraya geldi. 1657 yılına kadar burada devamını sürdürdü ve popülasyonun yarısını öldürdü. Mayıs 1684’te Cenova İspanya ile yapmış olduğu işbirliğinden dolayı ceza olarak Fransa tarafından 13 bin top güllesiyle bombardımana tutuldu. 1746 Yılında Avusturya Arma Savaşı sırasında işgal edilmiştir.
KAHVE VE CENEVİZLİLER
Şimdi bu ne alaka diyebilirsiniz. Ama şehir de kaldığımda bir yerel kişi tarafından anlatıldı bende sizlere anlatmak istedim. Biliyorsunuz sonuçta kahve Yemen’den çıkmadır. Bu bir gerçek. Hoş Yemen’den çıkma olması bir başka o kahveyi orada kim çıkarttı o bam başka. Hemen ufaktan bir anlatayım sizler için. İpek yolu ticaret hattı hepimizin bildiği gibi büyük bölümü Osmanlı İmparatorluğu’nun içerisinden geçmektedir. İmparatorluk Yemen fethi sırasından değişik bir bitki keşfeder. Bu bitki çay gibi yapılarak yerel halkın içtiğini ve içenlerde de zindelik verdiğini görenler bunun ne olduğunu merak ederler. Sorduklarından isminin kahve olduğunu ve insanları zinde tuttuğunu öğrenirler. Keyif verici bir şey olmaması onu daha da ilgi çekici olmasını sağlar. Bursa’ya dönerken çuvallarla kahve çekirdeği alırlar ve burada da bunu tüketmeye başlarlar. Zamanla kahvenin sürekli bir ticaret malzemesi haline gelmesi sağlanır. Zamanın padişahı bir dönem bunu yasaklamıştır. Evet doğru duydunuz kahve bir dönem kullanılması yasaklanmıştır. Nedeni ise çok ilginç. Sürekli bir alışkanlık haline gelen kahve akşamları tüketildiğinde uykusuzluk yaptığından dolayı insanlar sabahları dükkanlarını geç açmaya işlerine geç gitmeye başlamışlar. Bunu duyan padişah hemen kahvenin yasaklanmasını emretmiş. Bir fermanla da bunu halka duyurmuşlar. Ama kahve o kadar çok seviliyordu ki halk bunu gizli gizli tüketmeye başlamış. Bu yasak bir süre sonra da halkın ayaklanmasından sonra kaldırılmış. Kahve için resmen bir ayaklanma olmuş. Buraya kadar kısım Osmanlı topraklarında geçiyor.
Haçlı seferleri sırasında buralara kadar gelen haçlılar, sürekli olarak halkın bir şeyler içtiğini görürler bu ilgilerini de çekmemiş değil. Sonralardan enerji ve zindelik veren bu içeceği keşfettiklerinden haçlı seferleri sırasında geriye dönerken çuvallarla kahve çekirdeği alırlar. O kadar çok benimsemişler ki şu anda bile tüm dünyada kahve denildiğinde İtalya akla gelmektedir. Bunun sebebi ise şudur. Şu anda İtalya genlinde neredeyse herkes günde en az 5 fincan kahve içmektedir. Ortalamaya vurduğumuzda en kötü ihtimalle 8 fincan çıkmaktadır. İdeal kıvamlı ve lezzetli bir espresso için gereken kahve miktarı ise 6,5 gramdır. Bu da ortalama bir italyanın 52 gram kahve tüketmesine denk gelmektedir. Nüfusa vurduğumuzda bu rakamı çokça kahve yapmaktadır. İster istemez ellerindeki kahveler tüketilecek ve yeni kaynaklar aranacaktır. Bunun çözümünü de yine Cenevizliler yapmıştır. Ülkenin en varlıklı ailelerini deniz aşırı bir ülke olan Brezilyaya orada kahve çiftlikleri kurması için farklı bölgelere göndermişlerdir. Hem Cenevizliler için iyi bir kahve ticaretinin kapısı açılacak hem de İtalya için bir bağ kurma fırsatı yakalayacaklardır. Bu sebepten dolayı da kahve denildiğinde şu an bile akla İtalya gelmektedir. Ama unutulmaması gereken ana vatanı ise Yemen’dir. İlk kahve ticaretini de Osmanlı İmparatorluğu yapmıştır.
CENOVA’DA ULAŞIM
Uçak kullanacak arkadaşlara müjde illa buraya gelin demiyorum ama, hani olur ya esas rotanız Cinque Terre’dir ama en yakın nokta burasıdır ya. Ha bende bundan bahsediyorum. En yakın noktalardan birisi Cenova’dır. Türkiye üzerinden her gün tarifeli çifte seferler bulunuyor. Bu konuda ulaşımdan yana bir sorun yaşayacağınızı sanmıyorum.
Diğer yandan ise hava limanından merkeze ulaşım konusunda da sorun teşkil edebilecek bir şey yok. Hemen hava limanının dışarısında bulunan otobüs istasyonundan otobüslere binim merkeze kadar gitme şansınız var. Diğer yandan taksi de diğer bir seçenek. Hava limanı Cenova merkezden 7 KM uzaklıkta olduğundan dolayı çok fazla bir ücret ödeyeceğinizi sanmıyorum.
Şehir de bir de tren istasyonu var. Bu trenler neredeyse ülkenin tamamına tek seferde ulaşım sağlamanızı sağlıyor ve en kolay ulaşım yöntemi diyebilirim. İtalya seyahatlerimde önceliğim her zaman trenler oluyor. Tabi alternatifleri de yok değil.
Kara yolu ulaşımı Avrupa genelinde daha yeni yeni gelişiyor diyebilirim. Flixbus bu ülkeye resmen bir çıkartma yapmış diyebilirim. Her yere ulaşım noktası koymuşlar ve genel olarak baz alındığında gayet ucuz bir fiyatlandırma söz konusudur.
Şehirde her yer birbirine yakın olduğundan dolayı yürüme bir diğer alternatiftir. Kolayca gitmek istediğiniz noktalara yürüyerek gidebilirsiniz.
Şehirde son derece kullanışlı bir metro hattı vardır. Günlük bilet alarak son derece ekonomi yapmış olabiliyorsunuz. Metro hattı için olan haritayı da buraya bırakıyorum.
CENOVA’DA KONAKLAMA
Konaklama olarak son derece kesin ve iddialı bir şey söyleyeceğim sizlere. Kesinlikle ve kesinlikle Ferrari Meydanının yakınlarında bulunan eski şehri tercih etmelisiniz. Burada bulunan binalar son derece eski ve tarihi dokuyu olduğu gibi korumuşlar. Kaldığım hostelde uyumak için yatağıma yattığımda gözlerimi yukarıya çevirdiğimde inanılmaz bir tavan süslemesi ile karşılaştım. Dahası ne olabilir ki? Ferrari Meydanı önceliğiniz olmasını tavsiye ediyorum.
YEME İÇME
Şimdi bu konu hakkında çok fazla bir bilgi veremeyebilirim. Zaten web sitesinin genelinde fark etmişsinizdir. Şuraya gidin, bunu yiyin. Gibilerinden bilgi vermemeye çalışırım. Ama bu şehir için birkaç tane bilgi vermemde sakınca görmüyorum.
PESTO
Öncelikle bulunduğunuz yer Cenova. Ve Cenova neyiyle meşhur dediğinizi duyar gibiyim. Cenova Pesto Sosu ile meşhurdur. Pesto sosunun hasını da burada yiyebilirsiniz. Pesto soslu mükemmel bir makarna yemek için Cenova’da gidilebileceğiniz tek adres Cavour 21. Neden burası peki? Burası dünyanın en iyi pesto sosunu yapan restoranı. Dünyanın diyorum bakın. Denediğinizde hak vereceksiniz bana da. Sizler için konumunu buraya bırakıyorum. Ama şunu belirtmeme izin verin. Akşam yemeklerinde kapıda inanılmaz bir kuyruk oluyor. Girmeden evvel ya rezervasyon yaptırın ya da benim gibi kapıda 40 dakika beklemeyi göze alın.
KAHVE
Kahve konusunda ise sizleri bu şehirde çok çok çok eskilerden kalma bir kafeteryaya götürmek istiyorum. Mangini! Burası şehrin en taze pastalarının ve müthiş ayak üstü sohbetlerin geçtiği mekan. Eğer ki yolunuz buralara düşerse Mangini’yi es geçmemeye çalışın.
DONDURMA
Cenova da bir çok noktada dondurma yedim ama burasının lezzetini hiçbir yerde yakalayamadım. Yerel bir halktan arkadaşın tavsiyesi ile burayı buldum. Buldum diyorum çünkü öyle yol üstü bir yerde değil Cafe II Barborossa’yı bulmak biraz sorun olabiliyor. Bunun için sizlere bir konum bırakıyorum. En azından yolunuz yakınlarına düşerse soğuk bir mola verebilirsiniz.
FOCOCCİA
Bir çeşit yerel ekmek diyebilirim. Sadece un, zeytin yağı ve su eklenilerek yapılıyor. Ama pişmesinin sırrı var. Taş fırınlarda uzun uzun pişirildikten sonra Cenova halkının hizmetine sunulabiliyor. Cenovalılar genellikle bu ekmeği canları sıkılınca, öğün aralarında veya bir çay eşliğinde tüketmeyi seviyorlar. Eski şehrin içerisinde bulunan Sciamadda bunun en iyi yapılanıymış gittin denedim. Lezzeti taktire şayendi. Ama benim ağız tadıma pek uymadı diyebilirim.
HERŞEYDEN BİRAZ
Şimdi ekonomi severler buraya dikkat etsin. Lezzetten ödün vermeden inanılmaz şeyler yemek ister misiniz? Bu küçük restoran sadece sabah 9:00 ile akşam 15:00 saatleri arasında açık kalıyor ve inanın bana İtalyan mutfağının en iyilerini burada ucuz ücretle yemenizi sağlıyor. Cenova’nın genelinde restoran kültürü çok olduğundan dolayı restoranın kapısında öğlenleri kuyruk olabiliyor bazen. Bunun önüne geçebilmenin en kolay noktası ile rezervasyondur. Konumunu sizler için bırakıyorum.
GEZİP GÖRÜLMESİ GEREKİLEN YERLER
Şehir azına kadar tarihle dolu. Ben nasıl oldu da bu şehri es geçmişim onu anlamıyorum. Eğer ki bir kez daha bu civara gelecek olursam Cenova’ya mutlaka uğrayacağım. Şimdi sizler için gezilmesi gerekilen yerler, görülmesi gerekilen noktalar hakkında derlediklerini ve deneyimlediklerimi sıralayabilirim.
CENOVA AKVARYUMU (Acquario Di Genova)
Birbirinden ilginç balıkları ve deniz canlılarını içerisinmde barındıran kocaman bir deniz akvaryumu diyebilirim. Müze gezmek her zaman hoşuma gitmiştir ama deniz canlılarının veya hayvanat bahçelerinin gezilebileceği yerlerde turlamak pek hoşuma gitmiyor. Bu arada belirtmeme izin verin İtalya’nın en büyük Avrupa’nın ise en büyük ikinci akvaryumu burasıdır. İçerisinde Birçok denize ait bölümlere ait yerler bulabilirsiniz.
SAN LORENZO KATEDRALİ (Cattedrale Di San Lorenzo)
1400’lü yılların başlarında inşa edilmeye başlanılan katedral 100 yıl sonra tamamen tamamlanmıştır. Rönesans mimarisinin en önemli eserlerinden birisi olan yapı Medici ailesi için önemli bir yerdir. Mecidi ailesinin önemli ferlerinin de içerisinde gömülü olduğu bu katedralde Donetellonun de bir heykelinin olduğu bir çok sanat eserini de içerisinde barındırıyor. Hatta Şöyle bir durum daha var. 1. Dünya savaşı sırasından kalma bir bomba bile görmeniz mümkündür.
SARAYLARI
Canova’nın ticaretle zenginleşen Cenevizli burjuva aileler zenginliklerini gösterebilmek için birbirinden gösterişli ve şaşalı saraylar inşa ettirmişlerdir. Palazzi dei Rolli ismi verilen bu saraylar UNESCO Dünya Mirasları Listesine alınmıştır. Şu anda toplamda Cenova’da 42 adet küçük saray vardır. Bunların en bilinenleri ise;
- Rosso Sarayı (Palazzo Rosso)
- Düklük Sarayı (Palazzo Ducale)
- Reale Sarayı (Palazzo Reale)
- Bianco Sarayı (Palazzo Bianco)
- Doria Tursi Sarayı (Palazzo Doria Tursi)
GALATA DENİZ MÜZESİ (Galata Museo Del Mare)
Eski limanda bulunan kocaman bir cam bina göreceksiniz. Deniz müzesi gezmeyi severler için biçilmiş kaftan diyebilirim. Girmedim ama anlatılana göre içerisinde yok yok.
BİYOSFER (Biosfera)
Bir diğer gereksiz şey ise biyosfer. Kocaman bir küre düşünün içerisinde çeşit çeşit tropikal hayvan var. Parasını veriyorsunuz giriyorsunuz içeriye onları seyredebiliyorsunuz. Bence bu da gereksiz.
PANAROMİK ASANSÖR (Bigo)
Böyle gereksiz bir şey görmedim açıkçası. Sizi yukarı kaldırıyor sizde manzaraya bakıyorsunuz. Hem de ücretli. Bence gerek yok.
KORSAN GEMİSİ
Gereksiz bir diğer turist tuzağı daha. Uzaktan bakın ve geçin. Tutup ta para vermeye değecek bir şey olmadığını söylüyor girenler. Eski bir korsan gemisi sadece.
KRİSTOF KOLOMB’UN EVİ (Casa Di Cristoforo Colombo)
Eski şehir kapısından geçtiğinizde sileri hemen karşıayacak olan ünlü kaşif Kristof Kolom’un evi olacaktır. Şu anda müze olarak kullanılan ev ziyaretçilerin hizmetindedir.
FERRARİ MEYDANI (Piazza De Ferrari)
Benim en çok keyif aldığım yer diyebilirim. Meydan etrafında bir çok kafe görebilirsiniz. Cenova’nın o meşhur meydan resminin çekildiği meydan burasıdır. İtalya’nın geneline hakim olan meydan kültürü bura da da çok iyi bir biçimde anlatılmıştır.
ESKİ ŞEHİR KAPISI (Porta Soprana)
Avrupanın en büyük eski şehirlerinden birisi bu şehirdedir. Dolaşırken ister istemez şehirde kayboluyorsunuz. Ama ne demişler sora sora Bağdat bulunur. Burada da en kolay nokta bu şehir kapısıdır. Gençler ve turist gezileri için bir buluşma noktasıdır. Yolunuz ister istemez bu kapıdan geçecektir.
Haricen Görülmesi gerekilen yerleri de sıralayacak olursak eğer;
- Korsanlar Meydanı (Campo Pisano)
- Barbieri Pasajı (Galleria Renato De Barbieri)
- Sardegna Bankası (Banco Di Sardegna)
- Garibaldi Caddesi
- Deniz Feneri (La Lanterna)
SON HATIRLATMALAR
- Mekanlarda oturduğunuzda farklı, alıp gittiğinizde farklı ücret ödeyeceğinizi unutmayınız. Ama oturmanın bir diğer avantajı bulunduğunuz yerdeki wi-fi hizmetinden yararlanmak olacaktır.
- Gece karnınız acıkırsa Punto Shop 24 isminde sürekli açık otomat makinaları olan bir dükkan var orayı kullanabilirsiniz.
- Metro hatları gece en son 21:00’a kadar çalışıyor. Planınızı buna göre yapın.
- Cavour 21’i kesinlikle es geçmeyin.
- Hostel Manena veya OStellin Genova Hostel’e erken saatte gidin ve Walking Tur’a katılın. Gezdiren arkadaşı tam olarak hatırlamasam da Rodos’lu bir yunan arkadaş ve inanılmaz iyi.