Bu masal bundan 5 bin veya 6 bin yıl önce, bir gurup denizcinin Altın Post’u aramak üzere Argo adlı gemilerine binip denize açılmaları ile başlar. Argonautlar olarak biline bu efsanevi denizciler memleketlerine dönerken günün birinde Marmara kıyılarında güzeller güzeli bir körfezde demir atarlar. Aralarında İlas adlı bir genci su almak üzere kıyıya gönderirler. İlas gider ama geri gelmez. Arkadaşlarını bulmadan buralardan gitmemeye karar veren işte o gemiciler, Gemlik şehrinin ilk temellerini atarlar. İlas’ın periler tarafından kaçırıldığına inanılırsa da efsane ılıman iklimi, masmavi denizi ile çok eski çağlardan beri insan topluluklarının ilgisini çekmiş olan körfezde Argonautlulardan önce de bir takım kabilelerinin var olduğunu göstermesi bakımından çok önemlidir.
İşte bizim masallara, efsanelere konu güzeller güzeli körfezimiz de çok eski çağlardan, insanoğlu avcılık ve toplayıcılık denemlerini aşıp yerleşik düzene geçtikleri dönemden beri ilgi çeken dünya köşelerinden biri olarak tarih içerisindeki yerini alırken, Daryüs’den Krezüs’e Romalılara Britanyalılara her devirden bir esinti, bir eser, Bursa ile İznik arasında geçit durumunda olduğundan tarihin her döneminde istilacı kavimlerin ilgisini çekmiş ve beğenilmiş vazgeçilememiş ve de önemini her zaman korumayı sürdürmüştür.
GEMLİĞİN KURULUŞU
Gemlik’in ilk kurucuları gemicilerdir, bunu biliyoruz. Bu ilk gemicilere Argonautlar deniliyor. Çok çok eskilerdeki Gius şehrinin bir bölümünü oluşturan körfez hakkındaki çeşitli rivayetlerden biri olan bu bilgiler, eski Yunan coğrafyacısı Stabon’a ait olup ona göre bu şehir Argonaut’lu Gios yani bizim bildiğimiz Syrus tarafından meydana getirilmiştir. Peki kim bu Argonautlar? Nereden geldiler, nereye gidiyorlardı? Yine Yunan mitolojisine göre Argonautlar, Argo adlı bir gemi ile altın postu aramaya giden ilk gemicilerdir. Truva savaşlarından bir nesil önceye rastlayan bu öyküye göre, Argonaut’lu savaşçılar 50 kişiydiler. Bu gemicilerin tümü o zamanın en üstün savaşçılarınından olup aralarında İason gibi, Hergül gibi çok ünlüleri de vardı.
İşte bu 50 savaşçı, günün birinde bir gemi ile altın postu aramak üzere ülkelerinden ayrılırlar. Serüvenin kahramanı İason’dur. Bir kral oğlu olan İason, 50 kürekli bir gemi yaptırır. Argos adında bir ustanın yaptığı bu ünlü gemiye ustanın adına izafeten Argo denir. Argonaut adı Yunanca Argo yani gemi sözcüğünden gelmiştir. Yunan mitolojisi Argo adlı bu gemi ile sefere çıkan bu 50 gemicinin, Altın postu aramaya gittiklerini söyler.
Esas kuruluş olayı ise şu şekilde. Gemide su bitmiştir. İlas adlı bir genci su bulmak için karaya yollarlar. İlas karaya çıkar ama geri dönmez. Ortalıkta kimseler olmadığı için de onu perilerin kaçırdığına inanılır. Gemiciler hep birden çıkarak karaya. Dağ tepe İlyas’ı ararlar. Onu bulmadan bu yerden ayrılmamaya karar verirler. Ve şehrin temellerini de bu sayede atılmış olur. O kadar çok medeniyet gelmiş geçmiş ki Gemlik’ten anlatmaya kalksak uzun bir gün olur sizin için. Bursa’nın ve en eski kuruluş yeri olan Gemlik’te zamanında Mısırlıların bile hüküm sürdüğü, Amazon kadınlarının kol gezdiği, Hititlilerin, Sümerlilerin at koşturduğu bir yer olmuş.
Yakın tarihimize de bakıldığında, bir körfez ve liman şehri olduğundan dolayı Nikeapolis ile arasında önemli bir nokta olmuş, beğenilmiş ve bırakılamamıştır. İsterseniz Orhan Veli’nin ünlü sözü ile Gemlik’i tanımaya başlayalım. “Gemlik’e doğru denizi göreceksin. Sakın şaşırma.”
NASIL GELİNİR
Kara Yolu Ulaşımı
İstanbul veya İzmir’de ikamet edin mutlaka bir kere de olsun bu şehrin önünden geçmişsinizdir. Neredeyse şehir kaçamakçılarının en sevdikleri şehir diyebilirim. Bursa’da olun Yalova’da olun veya İstanbul’da olun vazgeçilmez kıyı şehirlerinden bir tanesidir Gemlik. Bildiklerinizi bir kenara bırakın sizlere en ideal ulaşım yöntemlerini söyleyeceğim. Kalem ve kağıtlar hazırsa not almaya başlayabilirsiniz.
Kendi aracınız ile çelecekseniz nereden geldiğiniz çok önemlidir. Şehre 3 farklı giriş bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi ana giriş olarak kullanılan Gemlik merkez girişidir. Hızlı ve kolayca gelebilirsiniz buraya. Diğeri ise Yalova’nın Armutlu kenti üzerinden sahil yolu girişidir. Bu sizlere biraz daha deniz ve doğa ambiyansı yaratacaktır.
Eğer ki İstanbul üzerinden gelecekseniz bu şehre 2 seçeneğiniz mevcuttur. Bunlardan bir tanesi Ücretli otobanda buluna Osmangazi köprüsü olacaktır. Maliyet olarak bir tık tüksek olsa da son derece hızlı bir yol deneyimi yaşatacaktır sizlere. Diğer bir yöntem ise Yeni kapı veya Pendik’ten bineceğiniz deniz otobüsü olacaktır. İkisinin de varış noktası Yalova limanı oluyor. Yalova’dan da maksimum 30 dakikalık bir sürüş ile şehre gelebilirsiniz. Diğer seçenek İzmir yönü istikameti oluyor. Yine aynı şekilde İstanbul yönünde olduğu gibi ücretli otomandan hızlıca şehre varabilirsiniz. Zaman sıkıntınız yok ise ücretsiz otoyol ile de gelebilirsiniz. Ankara istikametinden gelecekler Bursa’nın Kestel ilçesinden başlayan ücretsiz otoban ile bağlantılı olan ücretli otobana bağlanabilir veya bu otobanı kullanmayarak gelebilirsiniz. Evet yanlış duymadınız. İstanbul – Gebze – Orhangazi – İzmir otobanı yokken bile Bursa’da bir otoban vardı ve ücretsizdi. Hala da ücretsizdir.
Toplu Taşıma Ulalşımı
Toplu taşıma ile gelecekler için iki farklı seçenek var. Bunlardan birincisi şehirler arası otobüs ile gelirken Gemlik otobüs terminali bileti almak olacaktır. Diğer ise Bursa otobüs terminali. Bursa terminalinde indikten sonra yaklaşık 5 dakika yürüyerek terminalin dışarısına çıkıp yolun karşı tarafındaki otobüs durağından G101 Numaralı ilçeler arası otobüse binip Gemlik meydanına kadar gelmektir.
Başka bir seçenek ise Bursa merkezden direkt buraya gelen yine G101 numaralı otobüs olacak. Bursa Merinos kültür merkezinin hemen karşısında bulunan parkın önünden kalkan otobüsler ile Gemlik merkezine kadar gelebilirsiniz.
Deniz Yolu Ulaşımı
Belirtmeden geçemeyeceğim. Yaz aylarında İstanbul’dan direkt tarifeli seferler düzenleyen İDO gemlik iskelesine yanaşmaktadır.
GEMLİK’TE KONAKLAMA
Gemlik şehir merkezine vardığınızda adeta şaşıracaksınız. Kocaman bir meydan da sizleri selamlayan bir saat kulesi göreceksiniz. Konaklama konusunda da son derece cömert davranan şehir bizlerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde her bütçeye uygun olarak konaklama yeri mevcuttur. Bursa’nın diğer şehirlerine oranla daha çok turistik bir şehir olan Gemlik’te en lüksünden otellere ve en uygun bütçeli pansiyonlara kadar son derece çok otel ve pansiyon sizlerin hizmetindedir.
Yazın yüksek sezonda gelecekseniz eğer Gemlik’in dillere destan bir yerleşim yeri olan Küçük Kumla’da bulunan denize sıfır pansiyonlar veya oteller olacaktır.
GEMLİK’TE GEZİLECEK YERLER
Bildiğiniz bütün bilgileri bir kenara bırakarak kulaktan dolma bilgiler ile Gemlik’i gezemeyeceğiniz bilmeniz gerekir. Bir Gemlikli olarak sizlere bu bilgileri en temiz ve güncel bilgilerle sunmaya çalışacağım. Yazılı kaynakları ve çeşitli gezi notlarında yer almayan ve Gemlik’i bir Gemlikli gibi gezmeye ne dersiniz. Zaman kaybetmeden başlayalım isterseniz. Ama Gemlik merkezini gezmeden evvel sizleri benim için ayrı bir öneme sahip olan, Gemlik şehir merkezinden 3 kilometre uzaklıktaki Umurbey’e götürmek istiyorum.
UMURBEY
Umurbey’e hepiniz hoş geldiniz. Göz önünde olmadığından çoğu zaman dikkat çekmese de Gemlik körfezinin doğusunda, körfeze ve Gemlik’e yukarıdan bakan Umurbey isminde bir kasaba vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü cumhurbaşkanı olan Celal Bayar’ın doğduğu köy olarak bilinen bu kasaba, geniş zeytinlikleri ve zeytini ile meşhurdur. Osmanlı döneminde mülk olarak I. Murad’ın kızı Erhundi Hatuna’a bırakılan bu topraklardaki dört köyü birleştiren Umur Bey’in adı, vefatından sonra kasabanın adı olarak kalmış
Gemlik’ten tepeye, Umurbey’e doğru çıkarken yolda zeytin ağaçlarının arasından geçeceksiniz. Köyün meydanına da Celal Bayar hâkimdir. Çınarlı köy kahvesinin tam karşısında, köy camiinin duvarında büyük bir heykel karşılar sizi. Hikâyeye göre Bayar, Gemlik’ten Mustafa Kemal’e kendi köyünü işaret eder. Mustafa Kemal de kendisine “Köyünde herkes şair olmalı” der. İşte bu an canlandırılmıştır. Ancak Bayar bu kez, Gemlik’i işaret etmektedir.
Peki Umurbey mahallesinde, Türkiye Cumhuriyetinin ilk sivil başbakanının memleketinde bizleri neler bekliyor dersiniz birlikte gezmeye ne dersiniz.
Celal Bayar Evi
Ailesi Plevne göçmeni olan Bayar’ın babası Abdullah Fehmi Efendi, Umurbey’e tayin olmuş ve öğretmenlik mesleğine burada devam etmiş. Celal Bayar da bu dönemde, 16 Mayıs 1883’de bu evde doğmuş. Maalesef ki kapalı olan bu evin en kısa sürede Gemlik tarihi miras listesinde tekrar açılmasını bekliyoruz.
Celal Bayar Mozolesi
Devlet adamı müzeleri çok ilgi çekmez, hele ki Bayar gibi Cumhuriyet tarihinin ilk uzun süreli muhalefet partisinin kurucularından olan, yolun sonunda idamla yargılanan bir devlet adamı ise… Ama eğer olur da yolunuz Umurbey’e düşerse; “Gemlik’e doğru deniz göreceksin, sakın şaşırma” diyen bir garip Orhan Veli’yi anarak Umurbey’den Gemlik’e bakmayı unutmayın. Hatta sırf bu manzarayı görmek için yolunuzu Umurbey’e çevirin. Rahmetliye de dualarınızı eksik etmeyiniz.
Celal Bayar Evleri
Celal Bayar İktisat Vekili iken, köyüne içme suyu getirmiş ve Gemlik şosesini yaptırmıştır. Bayar, cumhurbaşkanlığı döneminde Umurbey’i örnek köy projesine dahil ettirmiş ve Umurbey’in Gemlik’e bakan yamacında Celal Bayar Evleri adı verilen aynı mimari yapıda 265 adet bahçeli evin yapılmasına önayak olmuştur. Celal Bayar Evleri bugün bile düzenli ve modern yerleşimi ile Umurbey’in en güzel mahallelerinden biri olarak göze çarpmaktadır.
Celal Bayar Vakıf Müzesi
Türkiye Cumhuriyeti’nin 3.Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın doğduğu, 19. yüzyılın mimari özelliklerini yansıtan Gemlik’in kuzeyindeki Umurbey’de ki ev Celal Bayar Müzesi olarak 26 Ağustos 1970 yılında hizmete açılmıştır. Müzenin ve içerisindeki kütüphanenin kuruluşunda celal Bayar kendi olanaklarını kullanmıştır.
Üç katlı ahşap Türk evinin en güzel örneklerinden biri olan bu ev orijinal ev eşyaları ve aynı dönemden kalma çeşitli tarihi eşyalarla yeniden düzenlenerek bir anı müzesi haline getirilmiştir.
Modern bir yapı içerisinde bulunan müzede Atatürk ile ilgili bir bölüm açılmıştır. Bunun yanı sıra Celal Bayar’ın Kuvvay-i Milliye yılları, Galip Hoca dönemi, İktisat vekilliği, İmar ve İskân Bakanlığı, İş Bankası’nın kuruluş çalışmaları ve Atatürk’ün Başvekili (1937-1938) olduğu döneme ait fotoğraflar, anı eşyaları, tablolar sergilenmektedir. Müzenin diğer iki salonunda Celal Bayar´ın Cumhurbaşkanı olduğu dönemde, çeşitli ülkelere ve kuruluşlara yaptığı ziyaretlerde, kendisine takdim edilen nişanlar, madalyalar, yazmalar, silahlar, giysiler, şilt ve plaketler, mobilyalar, aile yadigarları ve imzalı resimleri sergilenmektedir.
Müzenin 20.000’in üzerinde kitap, yazma, gazete, süreli yayınlar ve fotoğraf koleksiyonlarından oluşan bir kütüphanesi bulunmaktadır. Bu kütüphane XX.yüzyıl Türkiye’sinin siyasi tarihine ışık tutacak niteliktedir.
Gazi Kara Ali Paşa Kabristanı
Bursa’dan önce Mudanya ve Gemlik fethedilmesi gereken yerler arasında olduğu için Gemlik Kalesi 9 yıl süre ile kuşatılmıştı. Bu kuşatmaya Osman Gazi ile Orhan Gazi’nin Balaban Bey, Yazır Bey, Akçakoca, Örencik Bey, Kozalan Bey gibi seçkin komutanları görev almış, Kara Ali de bu kuşatmaya denizden destek vermişti. Gemlik kuşatmasında deniz cephesi komutanı Aykut Alp’in oğlu, Kara Ali Paşa Mezarı vasiyeti üzerine denizi gören bir yer olan Umurbey’de gömülmüştür. Umurbey’e çıkıp Kara Ali Paşaya da rahmet sunmayı unutmayınız.
GEMLİK
Umurbey’in eşsiz manzarasını bir kenara bırakırsak, ki bırakılması kolay bir yer değildir Umurbey, Gemlik’te de yabana atılmayacak güzellikte yerleri mevcuttur. Zaman kaybetmeden bu güzel sahil şeridini de tanımaya başlayalım.
Gemlik Sahili
Gemlik’e ilk defa geliyorsanız eğer ilginizi hemen ilk başta Gemlik sahili çekecektir. Upuzun bir sahil şeridinde dakikalarınızı hata saatlerinizi huzur içerisinde geçirebilirsiniz. Lafı fazla uzatmadan sizleri bu muazzam güzellikteki sahil şeridi ile baş başa bırakıyorum.
Balık Pazarı Camii (Paragia-Pazariotissa)
İnşa kitabesi bulunmayan Caminin, yapılış tarihide kesin olarak bilinmemekle birlikte 1922-23 yıllarında vuku bulan mübadelede Paragia-Pazariotissa kilisesi iken Camiye çevrilmiş ve bugünkü adını almıştır. Daha sonra kuzeydoğu köşesine bir minare inşa edilen Cami, 17 Ağustos 1999 depreminde orta derece hasar görmesi nedeni ile bir süre ibadete kapatılmıştır.
Cami, 307 metrekare alan üzerine 240 metrekare olarak, doğu-batı doğrultusunda, dikdörtgen planda yapılmıştır. Orta mekanı bir büyük kubbe ve dört yarım kubbe ile tamamlanmıştır. Tek şerefeli minaresi bulunan Caminin, içeriden merdivenle çıkılan bir mahfili ve avluda bir abdest alma yeri mevcuttur. Doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı yapı, gelişmiş kapalı Yunan haçı şemasını yansıtır. Duvarları düzgün kesme taş ile örülmüş olan cami, halen ibadete açık durumdadır.
Paşa Konağı Kültür Merkezi (Papazhane)
Şuanda ilçedeki 200 yıllık Paşa Konağı kültür merkezi olarak hizmet veren koskocaman bu yapı 1800’lü yıllarda Papazhane olarak kullanıldığı bilinmektedir. Restorasyonlar kapsamında cephenin ahşap kaplamasının değiştirildiğini, binadaki gerekli bölümlerin yenilendiğini, katlardaki zemin farkının dengelendiğini ve engelli vatandaşların da kullanımına uygun bir yapıdır.
Binayı Büyükşehir Belediyesi olarak Millî Eğitim Müdürlüğü’nden devralındıktan sonra hemen restorasyon çalışmalarını başlattıklarını dile getiren dönemin belediye başkanı, “Gemlik’in en önemli kent ziynetlerinden biri olan Paşa Konağı, ilk günkü ihtişamı ve özgün yapısıyla ilçeye kazandırıldı. Paşa Konağı Kültür Merkezi, Bursa’nın incisi Gemlik’in sosyal yaşamına değer katılmıştır. Konak, Gemliklilerin sosyal ve sanatsal etkinliklerini yapacakları ayrıcalıklı bir mekân haline getirildi. Aynı zamanda burada meslekî eğitim kursları da verilmektedir.
Papazın Evi
Rumlardan kalma ve zamanında papaz evi olarak kullanıldığı bilinen tarihi üç katlı 16 odalı bina Kurtuluş Savaşı yıllarında hastane olarak ilçeye hizmet verdi. Cumhuriyet döneminde dispanser yapılan ve daha sonra önce ilkokula ardından da imam hatip yatılı kız okuluna dönüştürülen bina, uzun süre atıl durumda bırakılmasının ardından dönemin belediye başkanı tarafından restore edilmiştir. Şu an Gemlik geneline bakıldığı zaman kentin bir müze yoktur. Ama bu binanın müze olarak hizmet verilmesi planlanmaktadır.
Yalı Konağı – Danış Hekim Öğretmen Evi
Gemlik Danış Ekim Öğretmenevi Binası; 1886 yılında Fransız yalı mimarisi ile bir Fransız mimar tarafından yaptırılmıştır. 140,41 metrekare taban alanı ile 3,5 katlı, irili ufaklı 17 odadan ibarettir. Uzun süre yalı olarak kullanılan bina 4 Temmuz 1996 yılında ‘’Öğretmenevi’’ yapılmak koşuluyla Danış EKİM tarafından Millî Eğitim Bakanlığına bağışlanmıştır. 1996 yılında yapılan onarımdan sonra öğretmenevi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Fakat her odada bağımsız wc-banyo olmadığı için otel olarak işletilememiş, 31/12/2012 tarihinde kapatılmıştır. Bir müddet kapalı kalan öğretmenevi Millî Eğitim Bakanlığı Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 24 Ocak 2013 tarih ve 57736 sayılı yazıları ile yeniden projelendirilmiştir.
Her odada bağımsız wc-banyo olacak şekilde bir engelli odası, altı normal odalı ve 15 yataklı konaklama ünitesi olacak şekilde restorasyon yapılmasına karar verilmiştir. 30 Mayıs 2013 tarih ve 1170229 sayılı Bursa Valiliğinin yazıları ile Kültür ve Tabiat Varlıkları bünyesine alınarak, 13 Haziran 2013 tarih ve 1349627 sayılı yazılarına istinaden Bursa Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığınca aslına uygun olmak üzere, bir engelli odası altı normal odalı ve 15 yataklı öğretmenevi olarak restorasyonu yapılmak üzere ihale edilmiştir. Restorasyon işleri tamamlanan binanın 12.01.2015 tarihinde geçici kabulü yapılarak Milli Eğitim Müdürlüğüne teslim edilmiştir.01.08.2016 tarihinden itibaren fiili olarak açılarak hizmet vermeye başlamıştır.
Eski Gemlik Kalesi ve Surları
Bugün lise ile askerlik şubesinin bulunduğu tepede yer alan kaledir, lakin günümüze ulaşmamıştır. Ms 9. yy’dan kalma kalenin sadece birkaç duvarı günümüze ulaşmış olup, bugün yıkılma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Yunan işgali sırasında Gemlik askerlik şubesinin olduğu kısım bulunduğu coğrafi avantajından dolayı bir süre Yunan karargâhı olarak kullanılmıştır.
Balık Pazarı Hamamı
Gemlik’in tarihi yapılarından biri olan Balıkpazarı Hamamı beş yüz yıllık bir tarihi barındırıyor. Gemlik’in tarihi yapılarından biri olan Balıkpazarı Hamamı uzun yıllardır işlevsiz vaziyetteydi. Bursa’nın Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmesiyle birlikte 2015 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyon çalışmaları başlatılmıştı. 15. yüzyıla ait Balıkpazarı Hamamı’nı şu anda kültür merkezi olarak Gemlik halkına hizmet vermektedir.
Küçük Kumla ve Sahili
Armutlu yarımadasındaki diğer sahil köyleri gibi tarihi eskiye dayanır. Osmanlı egemenliğinden sonra, kasabada yerleşik bulunan Rum ve Ermenilerin yanına 18. yüzyılın başlarında Türkler de yerleştirilmiştir Küçükkumla Köyü zeytinciliği ve yağ üretimine dayanan ekonomisi ile Osmanlı dönemi boyunca gelişmiş ve zenginleşmiştir. 20.yy başında kasaba nüfusunun 5000-6000 kişi olduğu ve kasabada birer adet kilise, ilkokul ve ortaokul ile değirmen ve çok sayıda işçinin çalıştığı yağhanelerin varlığından bahsedilmektedir. Yunan işgali sırasında halk mahallesi terk etmiştir. Evlerinin büyük bölümü yıkılmış olan köy halkı işgalden sonra toplu bir halde İstanbul Selimiye Kışlası’na yerleştirilmiş ve işgalin sona ermesinin ardından köye geri dönmüşlerdir. Marmara bölgesinde popüler bir tatil bölgesi olarak bilinen ve eskiden belde olarak yönetilen Küçükkumla, şu an Gemlik’e bağlı mahalle statüsündedir.
Bir rivayete göre adı KUMLA olan 2 kardeş şimdiki Küçük Kumla ve Büyük Kumla topraklarına gelmişler ve ikisi de ayrı ayrı yerlerde çadırlarını kurmuş. Daha sonra burada hayatlarını sürdürmeye başlayan iki kardeşten Büyük olanının yerleştiği yere Büyük Kumla; Küçük kardeşin yerleştiği yere ise Küçük Kumla adı verilmiş. Şu anlarda ise yaz aylarında yazlıkçıların akını ile birlikte Küçük kumlanın nüfusu ortalama 180.000 civarlarına hatta hafta sonu günübirlikçilerinde gelmesi ile birlikte 200 – 250 bin civarlarına kadar çıkmaktadır. Ben Gemlik’li olsam bile hafta sonları Küçük Kumla’da aracımı park edecek yer bulma konusunda yaz aylarında büyük sorun yaşıyorum. Hele ki bir de Pazar günü yazlık beldelerden evlerine dönmek isteyen günü birlikçi turistlerin akşam saatlerinde oluşturduğu araç trafiğini söylemiyorum bile.
Kurşunlu Kilisesi – Hagios Abarkios
Gemlik’e bağlı Kurşunlu beldesi içinde eski manastır kilisesi öreni. Manastır, Bizans kaynaklarında ilk kez 9 ve 10 yüzyıllarda geçmektedir. 8 yüzyılda 1162 tarihli bir vakfiyeden, kilisenin Manuel 1. Komnenos döneminde yenilendiği ve “Güneşin Altarı” (sunak) adıyla Theotokos’a ithaf edildiği anlaşılmaktadır. 1143-80 döneminde Nikeplıoros Mystikos tarafından onarıldığı ve yeni yapılarla geçişletildiği bilinmektedir. Ancak 19. yüzyılda “Hagios Aberkios” adıyla anılan manastırın, geçmişte başka bir bağlantısı olduğu ve zaman içinde bunun değiştiği görüşü genel kabul görmektedir. M. Kaleonymas ve Chris Papadopoulas adlı gezginler, gerek manastır ve gerekse kilisesinin Ortaçağ’dan kalmış olabileceğini, Osmanlı yönetiminde önemini yitirdiğini ve sonra bu yeni adla tanınmaya başladığını belirtmişlerdir. Manastırdan günümüze bir iz kalmamıştır.
Haziran 1995’te müze araştırmacısı Bengi Çorum’un başkanlığında oluşturulan bir ekiple kilise öreninin bulunduğu yerde temizlik ve kazı çalışmaları yapılmış; çalışmanın giderleri Kurşunlu belediyesi tarafından karşılanmıştır. Kazıda, çeşitli buluntulardan ayrı olarak 1196 tarihli bir mezar yazıtı ile naosun güney duvarına yakın bir mezar içinde başı olmayan bir iskelet bulundu. Ayrıca deniz kıyısında bir kayıkhane ile gemilere su verilen bir sarnıcın izlerine rastlandı. Elde edilen buluntulardan mimari plastik yapıtlar Kurşunlu belediyesinin ayırdığı kapalı bir yerde, küçük parçalar da Bursa Arkeoloji Müzesi’nde korunma altına alındı.
Karaacali
Gemlik ilçesi merkez bucağına bağlı bir köy, Gemlik Körfezi’nin kuzey sahilinde bulunan köy, bölgedeki yerleşim yeri en eski köylerdendir. Neredeyse 1000 yıllık olan köy Narlı ve Büyük kumla yerleşkelerinin arasındadır. Başbakallık arşivlerindeki , 1759 tarihli belgelerde köyün adına rastlanmıştır. Daha eski bir belgeye göre ise, Gemlik’e bağlı birçok köyle birlikte Karacaali köyü de Donanmaya yılda 5 bin kadırga küreği yapmakla görevlendirilmiştir. 1530 yılı tahir defterinden Hafsa Hatun vakfı olan 14 haneli Ürünlüye bağlı bir karaca köyü geçmektedir. Olasılıkla aynı köydür. 18. Yüzyıl tahir defterlerine göre ürünlü kazasına bağlıdır. Bu tarihte Kumla’nın bir mevkii olarak anılan Karacalar 1. Murad’ın kullarından İlyas’ın elinde iken 1. Murad’ın kız kardeşi, Hafsa Hatun’a temlik olarak verilmiştir. Bir sahil köyü olan Karacaali’nin başlıca geçim kaynağı zeytinciliktir. Kurtuluş savaşı sırasında kısmen yıkılmıştır. 1895 ve 1908 yıllığına göre 93 hanenin bulunduğu köy şu anda bölgenin en iyi hafta sonu kaçamağı noktasıdır. Huzur içerisinde sahilde dolaşarak deniz havasını içinize çekebilirsiniz.
GEMLİKTE YAPILABİLECEK AKTİVİTELER
Malum sahil bandı olan yelişin ve mavinin buluştuğu bir noktadayız. Balık tutmayı seviyorsanız eğer Balıkçılar derneğinden küçük bir tekne kiralayarak balık tutmak için Gemlik körfezine açılabilirsiniz.
Kafa dağıtmak için deniz yerine gölet tercih edenlerin uğrak yeri olan kurtul göletinde mangalınızı yakıp sohbet eşliğinde muhabbetin dibine vurabilirsiniz. Kimi zaman hafta sonu ilçe dışından gelenlerin göl çevresinde kamp yaptığını bile görmeniz mümkündür. Hatta yaz aylarında bu civarda ATVlerle orman içerisinden gezi/safari turları düzenlenmektedir.
Adrenalin severlerin diğer bir alternatifi ise Gürle olacaktır. Gürle kayası ile anılan bölgeden adrenalin tutkunları için yamaç paraşütü uçuşları gerçekleşmektedir.
Yılın belirli zamanlarında düzenlenen Türkiye Motorkros yarışlarının bir ayağı da Gemlikte bulunan Şahin tepe mevkisidir. Heyecanlı zaman geçirmek isteyenler için farklı bir alternatif olabilir.
BİLİNMESİ GEREKİLENLER
Gemlik gerek bulunduğu jeopolitik konumu olsun gerekse tarih içerisinde önemi olsun her zaman ilklerin yaşandığı yer ve vazgeçilememe sebebi olmuştur. Gemlik sanayi bölgesinde bulunan fabrikalar, Gemlik olarak Türkiye genelinde çok önemli bi yere sahiptir. Borusan Grubu, Çimtaş, Yazaki, Yıldırım Holdin gibi firmalar bölgedeki büyük ve önemli işletmelerdir. Hatta son zamanlarda adını çokça duyduğumuz Türkiye’nin yerli otomobil girişimi TOGG’un temelleri burada atılmış olup en kısa sürede yollarda görmeyi beklemedeyiz.
Türkiye’nin ilk Suni İpek Fabrikası 1 Şubat 1938 tarihinde Gemlik’te açılmıştır. Suni ipek Fabrikası’nın ekonomik katkısının ötesinde, Gemlik’in toplumsal ve kültürel gelişimine de önemli katkıları olmuştur. 1990’lı yılların ortalarında özelleştirme kapsamına alınan fabrika, Sümer Holding bünyesinde satışa sunulmuşsa da, uygun alıcı bulunamayınca 31 Mart 1998’de Sümer Holding tarafından Tekel’e devredilmiştir. Daha sonra da Uludağ Üniversitesi’ne devredilen tesis, şu anda Uludağ Üniversitesi bünyesinde kurulan Uludağ üniversitesi Gemlik yerleşkesi olarak hizmet vermektedir.
Ayrıca dünyaca ünlü heykeltıraş Profesör Doktor Tankut Öktem Heykel Atölyesi de Küçük kumlada bulunmaktadır. Eğer ki yolunuz buralara düşerse atölyenin bahçesinde ve yol kenarlarında yapılmış heykeller ile fotoğraf çektirebilirsiniz.
Pencereden havlu sallayan çocuklara, balkonundan el sallayanlara, denizde paletini sallayan kardeşime, maşallah maşallah dediğimde hemen anlayanlar olacaktır. Evet İzzet kaptandan bahsediyorum. Döneminin en sevilen gezi gemisinin kaptanı Gemlik’te faaliyet gösterdiğini de söylememek olmaz.
“Gemlik’e doğru denizi göreceksiniz. sakın şaşırmayın!”
— Orhan Veli
Bursa’nın ve Marmaranın incisi, yeşilin ve mavinin buluştuğu nadir şehirlerden, zeytinin ve zeytin yağının başkenti Gemlik’i beraber gezdik gördük. Şimdilik sizlere veda ediyorum. Ama en kısa zamanda tekrar görüşeceğimizden emin olabilirsiniz. Kendinize iyi bakın görüşmek üzere.