Zamanın kumlarına girildiğinde bölgedeki 12 iyon şehirlerinden bir tanesi olan, Türk tarihi açısından önemli olan ve anlaşmanın adını bulunduğu şehirden alan Mudanya Mütarekesinin imzalandığı Bursa’nın en güzel kıyı şeritlerinden bir olan Mudanya’dayız.
MUDANYA KISA TARİHİ
Bu sahil kentinin tarihi milattan önce 7. Yüzyıla kadar uzanmaktadır. İlk adının Myrlea olduğu bilinmektedir. Bölgedeki 12 İyon şehir devletinden olan Gemlik ve Erdek’in de kurucusu Kolofonlular tarafından kurulmuştur. Bazı zamanlarda işgale uğrayan şehir, Makedonya hükümdarı 5. Philippos tarafından yıkılmış ve yerine, Apameia adı ile yeniden bir şehir inşa edilmiştir. Ama bu şehir de işgale uğramış ve revize edilerek Montania adını almıştır. Mudanya adının buradan geldiği bilinmektedir..
Mudanya, 1321 yılında Orhan Bey tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına eklenmiştir. Hüdavendigar Vilayeti Bursa Salnamesi kayıtlarına göre, 1871 tarihinde ilçe olmuştur. Mudanya, Mondros Mütarekesi’nden sonra, İngilizler tarafından işgal edilmiş. Ama maalesef bu işgal bir gün bile sürmemiştir. 25 Haziran 1920’de Onbaşı Şükrü Çavuş, yalnız başına (cesur adammış) İngiliz Deniz Piyadesinin çıkartma yaptığı iskeleye gidip ateş etmiş ve İngiliz Ordusu’ndan bir binbaşı ile bir eri öldürdükten sonra İngiliz’ler tarafından şehit edilmiştir. Bu olaydan 11 gün sonra İngiliz ordusunun yerini Yunanlılar almıştır.
Türk kurtuluş savaşının çıkışında savaşı fiilen bitiren en büyük anlaşmalardan biri olan Mudanya Mütarekesi 11 Ekim 1922 yılında imzalanmıştır. Bu tarihten itibaren her yıl dönümünde 11 Ekim Mudanya’nın kurtuluş günü olarak anılmaktadır. Büyük Taarruz’un zaferle bitmesi üzerine ve Çanakkale Krizi’nden sonra, İtilaf Devletleri TBMM’ye mütareke çağrısında bulunmuşlardır. Türk ordusu ile Birleşik Krallık işgal kuvvetleri arasında bazı gerginlikler yaşandıysa da görüşmeler 3 Ekim 1922 tarihinde Mudanya’da başlamıştır. Görüşmelerde Türkiye Büyük Millet Meclisi hükûmetini Batı Cephesi komutanı İsmet Paşa temsil ederken, Fevzi Paşa ve Refet Paşa da görüşmeler boyunca Mudanya’da bulundular. Birleşik Krallığı General Harington, Fransa hükümetini General Charpy ve İtalya hükümetini de General Mombelli’nin temsil ettiği Mudanya görüşmelerinde, ateşkesle doğrudan ilgili durumda bulunan Yunanistan, General Mazarakis ve Albay Sariyannis’i görevlendirmesine karşın, Yunan delegeler görüşmelere doğrudan doğruya katılmayıp nedense Mudanya açıklarında bir Britanya gemisinde beklediler. Zaman zaman gergin anların yaşandığı, hatta görüşmelerin kesilmesi tehlikesinin doğduğu ve Türk ordusunun yeniden harekat hazırlıklarına giriştiği mütareke görüşmeleri 11 Ekim 1922 tarihinde uzlaşmayla sonuçlandı.
MUDANYA’YA NASIL GELİNİR?
Bilmeniz gereken tek şey ulaşılmasının kolay olduğu bir şehir olduğudur. Sizlere kolay olabilmesi için ufak bir kategori sistemi ile anlatmak istiyorum.
KARA YOLU İLE ULAŞIM
En basit yöntemlerden bir tanesi olan kara yolu ulaşımı, İstanbul yönünden gelecekler için ikinci alternatif olabilir. Fakat farklı şehirlerden gelecekseniz eğer kara yolu en mantıklı seçenek olacaktır.
TOPLU TAŞIMA İLE GELECEKLER İÇİN
Öncelikle yapmanız gereken tek şey Bursa otobüs terminaline gelmeniz olacaktır. Buraya geldikten sonra “F/1 Mudanya İskelesi-Bursa Terminali” otobüsünü bulmanız olacaktır. Bulduktan sonra hooop Mudanya’dasınız. Bu kadar basit. Haricen Bursa merkezinden “1/M Mudanya-Emek İstasyonu” ve “F/3 Mudanya İskelesi-Çekirge-Heykel-Teleferik” hatları da mevcuttur.
KENDİ ARACI İLE GELECEKLER İÇİN
Eğer ki İstanbul yönünden gelecekseniz yapmanız gereken tek şey Bursa merkeze gelmeniz olacaktır. Buradan tabelaları takip ederek ulaşım sağlayabilirsiniz. Diğer alternatif ücretli otobandır. Otobana girdiğinizde direkt olarak Mudanya çıkışından çıkıp 15 dakikalık bir sürüş ile Mudanya merkeze ulaşım sağlayabilirsiniz.
İzmir yönünden gelecekler içinde aynı seçenek mevcuttur. İster ücretsiz olsun ister ücretsiz olsun. Bursa içi ücretsiz otobana girdiğinizde Mudanya çıkışından çıkıp 15 dakikalık bir sürüş ile sizlerde Mudanya merkezine varabilirsiniz.
Ankara yönü istikametinden gelecekler için yine aynı seçenek mevcuttur. Bursa girişine kadar geldiğinizde ücretsiz otobana girip Mudanya çıkışından çıkarak yolu takip edip Mudanya merkezine ulaşabilirsiniz.
Ne çok ücretsiz otoban dedim değil mi? Evet yanlış duymadınız. İstanbul – İzmir otobanı yapılmadan evvel Bursa’da bir otoban mevcuttu. Ve hala da aktif olarak kullanılıyor. Üstelik tamamen ücretsizdir.
Haricen belirtmek istediğim bazı uzaklıklar şu şekildedir;
- Yalova İDO İskelesi – Mudanya = 1 Saat – 82 Km (Ücretli otoban ile)
- Yalova İDO İskelesi – Mudanya = 1 Saat 10 Dakika – 67 Km (Ücretsiz otoyol ile)
- İstanbul – Mudanya = 2 Saat 5 Dakika – 164 Km (Ücretli otoban ile)
- İzmir – Mudanya = 3 Saat 15 Dakika – 340 Km (Ücretli otoban ile)
- İzmir – Mudanya = 4 Saat – 340 Km (Ücretsiz otoyol ile)
- Ankara – Mudanya = 4 Saat 45 Dakika – 415 Km
DENİZ YOLU ULAŞIMI
İstanbul yönünden gelecek olanların en hızlı tercihi bu olsa gerek. İstanbul’dan Eminönü -Sirkeci BUDO ve İstanbul’dan (Küçükçekmece, Kadıköy ve Yenikapı) İDO ile Güzelyalı’ya ve oradan 2/GM otobüsü veya Mudanya minibüsleri ile gelebilirsiniz. Son derece hızlı ve kolaydır. Unutmadan şunu belirtmek isterim ki; Kendi aracınız ile gelecekseniz. Güzelyalı İDO iskelesine gelmeniz olacaktır. BUDO’nun şu anlık araçlı seferleri bulunmamaktadır. Umarız ki en kısa sürede bu araçlı seferlere başlarlar.
DEMİR YOLU ULAŞIMI
Maalesef ki şu anlık Mudanya’yı bırak Bursa merkeze ulaşım demir yolu ile ulaşmak mümkün değildir. Umarım en kısa sürede şu yapılmakta olan demir yolu biter de bizde sizlere bu kısımda dolu dolu bir anlatım yaparız.
MUDANYA’DA KONAKLAMA NASIL?
Konaklama konusunda Mudanya bizlere son derece kibar davranıyor. Her bütçeye uygun seçenekleri ile adeta gelin kalın gibilerinden karşılaması vardır bu şehrin. Her bütçeye uygun seçenekleri ile de seçenekleri var. İster eski Girit mahallesinde ki konaklar olsun, isterseniz Mudanya liman taraflarında ki lüks oteller olsun konaklama konusunda sıkıntı çıkacak bir durum olduğunu sanmıyorum. Fakat neredeyse her yazımda da dediğim gibi. Siz işinizi garantiye almak için önceden rezervasyonunuzu yapın. Yapın ki tatilde keyfiniz kaçmasın. Kimse tatilde tüm gün boyunca otel aramak istemez.
MUDANYA’DA NELER YENİR?
Malumunuz Bursa’dayız. Bursa lezzetlerini il bazında bakıldığında her yerinde görebilirsiniz. Sizlere Bursa lezzetlerinin haricinde başka bir şeyden bahsetmek istiyorum. Denize kıyısı olan bir şehir olduğu için bolca deniz ürünleri satan yer ve restoranı burada görebilirsiniz. Haricen geçmişinde göçmenlik olduğu için Girit mutfağı esintilerini halen daha görmek mümkündür.
Mudanya’da ot yemekleri Bursa geneline bakıldığı zaman daha baskın olarak Mudanyalıların mutfağında yer almaktadır. Şevketi bostan, ebegümeci, turpotu, radika, deniz börülcesi semiz otu gibi bitkiler hem yemek yapımında hem hamur işlerinde hem de meze yapımında bolca kullanılmaktadır.
Benim sizlere önerim Mudanya’yı ziyaret ettiğinizde Girit simidi, çarşaf böreği, gelincik böreği, papara, akıtma gibi yiyecekleri denemeniz olacaktır.
MUDANYA’DA NERELERİ GEZMENİZ GEREKİR?
Mudanya geneline bakıldığı zaman kulaktan dolma bilgileri bir kenara bırakırsak oldukça çok dolaşılacak yer, görülmesi gerekilen yapılar bizleri bekliyor. İsterseniz zaman kaybetmeden bunları gezmeye başlayalım ne dersiniz?
DEREKÖY KİLİSESİ
Öncelikle sizlere daha iyi bir rota çizebilmeniz için Mudanya merkezinden uzak olan görülmesi gerekilenler listenize eklemeniz gereken bir yapıdan bahsedeceğim. Doğal güzelliğinin yanı sıra birbirinden farklı kültürlerle renklenen Mudanya, geçmiş tarihteki ihtişamının her detayını hissettiren uygarlıkların izlerini taşıyor. Bunlardan biri olan Mudanya Dere köydeki muhteşem tarihi kilise, zamanın yıpratıcılığına rağmen direniyor. Eski adı Rumcada dere anlamındaki Potamia’dan gelen Dere köydeki tarihi kilise, büyüleyici ihtişamını sürdürmek için zamana direniyor. Umarız ki en kısa sürede restorasyona girip bize gerçek yüzünü gösterir.
1857 yılında yapılmış anıtsal bir yapı olan Kilise, gerek mimarisi gerekse içinde bulunan ayin düzenini belirleyen öğelerin özelliklerinden dolayı büyük önem taşımaktadır. Burada yaşayan Rumlar 1922 yılında Yunanistan’a gitseler de yapı, 1924’ten sonra da Selanik çevresindeki Drama, Kavala, Yanya, Karacaova, Langaza ve Girit Adası’ndan gelen Müslüman Türkler tarafından kullanılmıştır. Rumların bölgeden ayrılmasının ardından buraya gelip yerleşen Türkler tarafından bina 1972 yılına kadar cami olarak kullanılmıştır. Yapı bu tarihten sonra gerek doğal gerekse gereksiz özensiz kullanım nedeniyle tahrip olmuştur. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün korumasında olan kilisede vaiz kürsüsü, yaşanan tahribat nedeniyle Bursa Arkeoloji Müzesi deposuna kaldırılmış.
HAGİOS APOSTOLOİ KİLİSESİ (AYDINPINAR KİLİSESİ)
Resmen tarih fışkırıyor bu topraklardan. Zeytinlikler içinde güzel bir mahalle olan Aydınpınar’da zamanın tüm yıpranmışlığına rağmen kısmen de olsa ayakta kalmaya çalışan Hagios Apostoloi Kilisesi kültür varlıklarımızdan biri. 1846-1870 yılları arasında Bursa Metropoliti Konstantios döneminde yapıldığı bilinen kilise, iki asırdır varlığını sürdürüyor. Eski adı Misebolu olan bu eski Rum yerleşimi Aydınpınar’daki kilise, 1922 yılından sonra camiye dönüştürülmüş ve çan kulesi bir süre minare olarak kullanılmıştı.
Geçirdiği onca zamanda oldukça çok işlem gören tarihi yapıdaki çan kulesi daha sonra yıkılarak yerine 1952-1956 arasında minare yaptırıldı. 1980 yılında yeni caminin yaptırılmasıyla zamana direnen bu yapı, kendi haline bırakıldı. Giriş kapısı üzerindeki alınlıkta yer alan 1901 tarihli yazıtından, bu tarihte onarım gördüğü anlaşılan yapı, önemli bir eser olarak Mudanya’nın değerleri arasında yer alıyor. Kilisenin ana giriş kapısının üstünde Latin Alfabesi ile Rumca yazılmış olan mermer kitabesinde; geçmişin tozlu sayfalarından bugüne uzanan bir söz dikkati çekiyor: “Tanrım evlerin ne kadar sevilir.” Kesinlikle görülmesi gerekilenler listenize eklemeniz gerekmektedir.
MUDANYA SAHİLİ
Gelelim Mudanya merkezinde görülmesi gerekilen yerlere. Bunların en başında olmazsa olmaz sahil kesimi yer almaktadır. İsteseniz de istemeseniz de bu sahil kesimine geleceksiniz. Buraya kadar geldiniz o zaman sahil kesimindeki bir kafeye oturup çay yudumlayıp manzaranın tadını çıkartabilirsiniz. Veya sahil şeridini arşınlayım doyasıya deniz havasını içinize çekebilirsiniz.
MUDANYA MÜTAREKE EVİ MÜZESİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin siyasi alanda kazandığı ilk başarısının göstergesi olan Mudanya Mütarekesi bu muhteşem evde imzalanmıştır. Mudanya ilçesi merkezinde mütareke meydanında bulunan ev 19. yüzyıl sonlarına doğru yapılmıştır. Rus asıllı Aleksandr Ganyanof’a ait olan ev, daha sonra Mudanyalı iş adamı Hayri İpar tarafından satın alınarak restore edilmiş ve 1937 yılında Mudanya Belediyesi’ne bağlı müze olarak açılmıştır. 1959 yılında ise Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir.
Bodrum ve çatı katının dışında iki katlı olan ahşap evin birinci katında Mütareke’nin imzalandığı salon ve İsmet Paşa’nın çalışma odası, üst katta, İsmet Paşa ve yaverlerinin yatak odaları yer almaktadır. Mütareke döneminin eşyalarının korunduğu bu evde ayrıca o döneme ait fotoğraflar ve belgeler sergilenmektedir. Uzun süre yenileme çalışmaları nedeniyle kapalı olan Mudanya Mütareke Evi Müzesi, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından, Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğiyle restore edilerek eski ihtişamına kavuşturulmuştur. Müze Evi, Mudanya Mütarekesi’nin 92. yıldönümü kutlamaları haftasında 10 Ekim 2014 tarihinde yeni yüzüyle tekrar ziyarete açılmıştır. Belirtmek isterim giriş ücreti 10TL’dir (2020 Eylül)
MUDANYA ESKİ ORTODOKS KİLİSESİ
Mudanya’da yaşayan Ortodoks Rumların en önemli, en büyük kilisesi olan bu görkemli yapı, günümüzde Uğur Mumcu Kültür Merkezi olarak hizmet veriyor. Mudanya Merkezi’ndeki Ortodoks Kilisesi’nin kesin tarihi ve yaptıranı belli olmamakla birlikte, yapının kuzey cephesinde orta sıradaki pencerelerden birinde 1834 tarihli yedi satırlık bir kitabe bulunuyor. Ne yazıyor bir bakalım isterseniz
“İyi hemşerimiz Anastasiou oğlu Iordines anımsamak için ve dindarlığından dolayı, bu kutsal kilisenin yüzeyindeki bütün yontulmuş taşları Palaikhorio’daki zeytinliğinden getirerek bağışlamıştır. Moundanion O’na minnettardır”
Diğer adı ile “Papaz’ın Evi” olarak bilinen yapı bu kilisede görev yapan papazlardan birinin yaşadığı yermiş. Söz konusu bina, 2007’de restore edilip, ilk haliyle korunarak bugüne kadar sapasağlam gelmiş. Yapı, Rumların mübadele ile Mudanya’dan ayrılmasının ardından ibadethane özelliğini yitirmiş; uzun süre sinema olarak kullanıldıktan sonra, 1993’te Mudanya Belediyesi tarafından onarılarak Uğur Mumcu Kültür Merkezi adıyla hizmete açılmıştır. Açık olarak yakalarsanız içeri girip tarihi dokuyu içinize çekmenizi öneririm.
TARİHİ HASAN PAŞA HAMAMI
Tarihi Hasanpaşa Hamamı Mudanya ilçesindeki Hasanbey Mahallesi’nde yer almaktadır. 7 yaşında tahta geçmiş olan ve tahtta en uzun kalan 4. padişah olma özelliğini taşıyan Sultan IV. Mehmet Han’ın zamanında inşa edilmiş olan hamam; Mısır Mirlivası (Tuğgeneral demektir) Hasan Paşa (Hasan Misrı Bey) tarafından 1653 tarihinde inşa edilerek geliri, başta hemen yakınında yer alan ve aynı tarihlerde yaptırmış olduğu Hasanpaşa Camii ve diğer vakıf giderlerine akar olarak tayin edilmişti.
Hamam kare planlı iki büyük mekân ile bunu destekleyen ilave mekanlardan oluşuyor. İnşa edildiği günden bu yana zamanın ve insan elinin yıpratıcılığına maruz kalan hamam, depo ve marangozhane olarak kullanılmış ve 2012’nin son dönemlerinde çökme ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Zaman içinde harabe hale gelen Hasan Paşa Hamamı, restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla 17 Mart 2017 tarihinde açılışı yapılarak özgün yapısına uygun kültür merkezi fonksiyonuyla yeniden Mudanya’ya kazandırıldı.
HASAN BEY CAMİİ
Hasan Bey Mahallesinde, mahalleye de adını veren Hasan Bey Türbesi ve Camisi bulunmaktadır. Hasan Mısri Bey Cami kare planlı bir camidir ve tek minaresi bulunmaktadır. Giriş kapısında yer alan taş kitabeye göre Hasan Bey tarafından Hicri 1063 Miladi 1652 – 1653 yıllarında inşa edilmiştir.
Hasan Bey Türbesinde yer alan iki kitabeli sandukanın birinde Mısır Mirlivası Hasan Bey yazmaktadır. Çeşmede bulunan 2 satırlık taş kitabe de de yine Hasan Bey tarafından yaptırıldığı yazılmaktadır. Kapı üzerinde yer alan Türkçe yazıda kuruluş 1644 onarım tarihi ise 1975 yılı olarak geçmektedir. Fakat yapı zaman içinde yıprandığından dolayı Vakıflar Müdürlüğü tarafından 2011 yılında restorasyona alınarak kapsamlı bir onarımdan geçmiştir.
GİRİT MAHALLESİ
En sevdiğim kısım burası açıkçası söylemek gerekirse. İtalyan mühendis Piçiretu tarafından planlanmış Halit Paşa Mahallesi, nam-ı diğer Girit Mahallesi de başlı başına bir anı demeti sunar ziyaretçilerine. Zor vedaların ardından büyük umutların yeşertildiği bu sokak, yaşayan bir tarih… Piçiretu’nun planladığı mahallede evler o kadar iyi yapılmış ki, nereden baksanız evlerin pencerelerinden denizi görürsünüz. Mahalle denize paralel uzanan üç cadde ve bunları dikine kesen dar sokaklardan oluşuyor.
Çoğunluğu orijinalliğini koruyan evlerin hepsinin kapısından mis gibi deniz havasını içinize çekmeniz mümkün. Evlerin çoğunluğu iki katlıdır ve ahşaptır. Halk arasında Giritli Mahallesi olarak anılan mahallenin günümüzdeki adı Halitpaşa Mahallesi’dir. Önceleri Eski Cami’nin kuzeyinde Gayri Müslimler, güneyinde Türkler otururmuş. Mütarekeden sonra Rumlar Yunanistan’a gidince, Girit’ten gelen Türkler buraya yerleşmiş.
“Hemen lafı geçmişken şunu da belirtmek isterim sizlere. Buradan Yunanistan’a giden Rumlar Yunanistan’da yine aynı isimle bir şehir kurup yaşamaktadırlar. Şu andaki Yunanistan’ın Halkidiki kısımlarında Nea Moudania isimli bir şehirdeler. İsterseniz haritalara bakabilirsiniz.”
Tapu Tahrir Defteri kayıtlarına göre Ürünlü kazasında toplam bin 60 Hıristiyan Rum ve 815 Müslüman Türk yaşıyordu. Sonrasında Yunanistan’a göç etmişler ve onların yerlerine Girit’ten gelen Müslüman göçmenler yerleştirilmişti. Kuzeydoğu- güneybatı doğrultusunda uzanan sokaklar denize kadar inerken, birbirinden güzel evleri insanları hayran bırakıyor. 18. yüzyıl konaklarından oluşan bu mahallede; vitrayları, bitki ve geometrik tavan süslemeleri, kalem işleri ve ahşap dokularıyla dikkati çeken bu köşklerin birçoğu türünün ender örneklerindendir. Yürümekten yorulduysanız yakınlarda bulunan tarihi alay kahvesine girip ufak bir mola vermeyi de unutmayınız.
TAHİR PAŞA KONAĞI
18. yüzyıl Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden birisidir. 1724 yılında inşa edilen konak Kültür Bakanlığı’nca 1985 yılında kamulaştırılarak, onarımı Agah Bursalı desteğiyle yapıldıktan sonra alt katı uzun süre ilçe halk kütüphanesi olarak kullanılıp 2012’de Mudanya Belediyesi’ne devredildi.
Mudanya Belediyesi himayesinde müze ev olarak hizmet veren konak, Lale Devri’nin enfes izlerini taşıyan nadir eserlerden. İç duvar ve tavanlarındaki çiçek kabartmalı gravürleri günümüze kadar gelmeyi başaran 18 odalı konağın bir bölümünde Fransa’dan getirilip bugüne kadar Bursa’da himaye edilmiş eşyalar, Tahir Paşa’nın torunu Agah Bursalı onayıyla izlenime sunuldu. Tahir Paşa’nın bir diğer torunu Memduh Gökçen’in desteğiyle yapının müze ve sosyal / kültürel merkez amaçlı değerlendirilmesi olanaklı kılındı ve 5 Temmuz 2013’te dönemin Belediye Başkanı Hasan Aktürk’ün de hazır bulunduğu bir törenle ziyarete açıldı. 18. yüzyıl Fransız ürünü ördekli avize, el yapımı dövme gümüş mineli saat, dört koltuk ve güllü abanoz ağacından sandalyeler, Tahir Paşa’nın gündelik giysileri, tören kostümü, kılıcı ve kendisine hediye edilen Şeyh Şamil’in Çerkez yamçısı, ailenin yakın geçmişte kullandığı objeler, konağın 20. Yüzyıldaki sahibi Emin Bey’in Rus usta Monol tarafından yapılmış udu, Cüneyt Pekman arşivinden alınan Mudanya fotoğrafları, Girit odaları, Mudanya Bandosu köşesi de meraklılarını bekliyor.
MUDANYA ESKİ TREN İSTASYONU (MONTANIA OTEL)
Mudanya sahil şeridinde, denize nazır upuzun bir bina olan Mudanya garı, 1849 yılında Fransızlar tarafından gümrük binası olarak yapılmıştır. Osmanlı yöneticilerinin demiryoluna verdikleri önem 19. yüzyılın ikinci yarısında iyice artmıştı. Sultan Abdülaziz, 1871 yılında demiryolu ile ilgili bir irade yayımlattı. Gerçekleştirilmesi düşünülen ana hat İstanbul – Bağdat arasındaydı. Kurulan Asya Osmanlı Demiryolları’nın başına da alman mühendis Wilhelm Von Pressel getirildi. Pressel’in projesi Haydarpaşa’dan başlıyor, bu ağın içinde Bursa – Mudanya hattı da yerini alıyordu. (Kalaymış keşke bu hat.)
İskeledeki bu ihtişamlı bina, dönemin en şaşaalı, en göz alıcı mekanıydı. Kanımca hala da öyle. Bursa’dan Fransa’nın Lyon kentine ham ipek ipliği ihracatını kolaylaştırmak amacıyla, 1874 yılında Mudanya ile Bursa arasında 42 km uzunluğunda bir demiryolu hattı yapıldı. Bursa’ya ulaşabilmek için 185.000 Osmanlı lirası masraf yapılmış ancak demiryolunun işletmeye açılması maalesef mümkün olmamıştı. 17 yıl sonra, Bursa’daki fabrikalarda üretilen ipekler, demiryolu ile Mudanya’ya taşınır oradan da denizyolu ile Marsilya’ya tarifeli seferlerle gönderilir hale geldi. Böylece önceleri gümrük ambarı olarak hizmet veren bina, “Mudanya Tren İstasyonu” oldu. Bursa-Mudanya arasında uzun yıllar boyunca ulaşımı sağlayan, Bursa’da üretilen malların Avrupa’ya ve dünyanın çeşitli yerlerine taşınmasında önemli rol oynayan bu demiryolu hattı, zarar ettiği gerekçesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisince çıkarılan bir yasayla 1940 yılında iptal edildi.
1989 yılına , yok olmaya yüz tutmuş bu harabe halindeki tren garı binasının tekrar yaşama döndürülmesine karar verildi. Hemen bir restorasyon projesi başlatıldı. Yatırımcı Sümbül Turizm A.Ş. – Fahri Esgin, yüksek mimar Mehmet Alper ve yüksek mimar Mehmet Nursel projeyi üstlendiler. Mudanya Belediyesi’nden kiralanan bina; üç buçuk yıl gibi bir süre zarfında, çok titiz bir çalışma ile bugünkü haline kavuştu. Restorasyon sırasında yapının özgün kimliğinin korunmasına, tarihi özelliklerinin su yüzüne çıkarılmasına özen gösterildi. 163 yıllık tarihe sahip olan bu muhteşem Mudanya Gar Binası, bugün Montania Special Class Hotel olarak misafirlerini ağırlıyor.
YILDIZ TEPE
Mudanya’nın en güzel noktalarından bir tanesi olan Yıldız Tepe. Mudanya’yı yukarıdan doya doya izlemek isteyenlerin tek noktasıdır burası. Bölgede bulunan işletmeler sizlere hizmet sunarken. Bir bardak çay eşliğinde manzaranın tadını çıkartmakta sizlere kalıyor. Buralara kadar gelmişken mis gibi Mudanya manzarasını kaçırmamanızı öneririm.
KOCA KARI KAYASI
Mudanya’da bulunan ve yüzyıllardan günümüze kadar gelebilmeyi başaran bir efsane yıllardır herkesin dilinde dolaşır. Mudanya ile Kumyaka Mahallesi arasında ve ilçeye 1.5 km mesafede bulunan Uzunyalı Mevkii’nde deniz kıyısında bulunan bu 5 metrelik devasa kayayı uzaktan gördüğünüzde dizleri üzerine çökmüş bir kadın görüntüsü ile karşılaşırsınız. Yanına gittiğiniz de ise bu görüntüyü daha net olarak fark edersiniz. Dizleri üzerine çökmüş, beline kadar çarşafa benzeyen bu görüntüyü veren bir görünüm görürsünüz. Deniz kıyısında bulunan bu kayanın efsanesi çok ilginç ve doğruluk payı ne kadar doğrudur bilinmez ancak bu efsane kesinlikle tartışılabilir nitelikte. Bu kayanın zamanında bir kadın olduğu ve Allah tarafından bu kadının cezalandırılarak kaya durumuna getirildiği söylenir.
Mudanya’ya bağlı köylerden birinde oturan yaşlı bir kadın torunu ile köyüne giderken torununu denize sokmak için deniz kıyısına inmiş ve torunu denize girerken kendisi de deniz kıyısında ateş yakıp hamur kızartmak istemiş. Bu arada torunu tuvaletinin geldiğini belirtmiş ve torununun tuvaletini yaptırmış. Daha sonra da dizlerinin üzerine yere çömelmiş ve torununun altını silmek için bir şeyler aramış bulamayınca da kızartmak amacıyla hazırladığı hamur ile torununun altını silmiş. Allah tarafından o anda olduğu yerde cezalandırılarak taş haline gelmiş. Bu kadın görünümlü kayaya ön yüzünden baktığınızda kucağında küçük bir çocuk silueti de görürsünüz. Bu rivayet, asırlardan bu yana dilden dile dolaşarak günümüze kadar gelebilmiş bir söylenti olarak halen konuşulur.
Geçmişin derinliklerinden günümüze kadar uzana tarih dolu bir Mudanya turunu sizlerle tamamlamış bulunmaktayız. Umarım en kısa sürede bu güzel şehri sizlerde gezme fırsatını yakalarsınız. Şimdilik bu kadar. Farklı Bursa rotalarında tekrar görüşmek üzere.